• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Kur'an İncelemeleri

 
Site Menüsü

42Furkan Suresi 32-33




Hatalı Çevrilen Ayetler

Furkan Suresi 32-33




32.Kâfirler; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden kimseler: “Kur’ân o'na bir defada topluca indirilmeli değil miydi?” de dediler. Biz, onu senin kalbine iyice yerleştirelim diye böyle parça parça indirdik. Ve Biz, onu tane tane/ birbirine karıştırmadan vahyettik.
33.Onların sana getirdikleri her bir sorunda Biz kesinlikle sana hakkı ve en güzel açıklamayı getirmişizdir.


Bu ayetler surenin 4–8. ayetlerinin devamı mahiyetinde olup kâfirlerin Kur’an hakkındaki bir başka şüphelerini ve onlara verilen cevabı içermektedir.



Bu iki ayet grubu arasındaki bağlantıyı 32. ayetteki “ve” bağlacı sağlamakta ve paragraf şöyle oluşmaktadır:

4-8.Ve inkâr etmiş olanlar; “Bu [Kur’an], onun [Muhammed’in] uydurduğu yalandan başka bir şey değildir. Ona başka bir topluluk da bunun için yardım etmiştir” dediler. Böylece onlar kesinlikle haksızlık ettiler ve asılsız bir iddia getirdiler.
Ve “O [Kur’an], yazılı hâle getirilmiş öncekilerin masallarıdır; şimdi de o,  sabah akşam [sürekli] kendisine okunmaktadır” dediler.
De ki: “Onu, göklerdeki ve yerdeki sırrı bilen indirmiştir. Şüphesiz O, bağışlayandır, merhamet edendir.”
Ve onlar [inkâr etmiş olanlar]; “Bu ne biçim elçi ki, yemek yiyor, sokaklarda yürüyor? Ona, bir melek indirilseydi ya! Böylece onunla beraber bir uyarıcı olur! Yahut kendisine bir hazine bırakılsaydı veya kendisinden yiyeceği bir bahçe olsaydı ya!” dediler. Bu zalimler; “Siz, yalnızca büyülenmiş bir kişiye uyuyorsunuz” da dediler.
32.Ve “Kur’an ona bir defada topluca indirilmeli değil miydi” dediler. …


32. ayette, Kur’an’ın bir kerede topluca inmemiş olmasını kendi inançsızlıklarına bahane olarak ileri süren kâfirlere gerekli cevap verilmiş ve bu cevap “Biz onu senin kalbine iyice yerleştirelim diye böyledir” şeklinde gerekçelendrilmiştir.


Rabbimizin bu cevabı üzerinde biraz düşünülürse, aşağıda sıralanmış olan mantıklı akıl yürütmeler yapılabilir:
-  Eğer Kur’an peygamberimize bir defada topluca indirilmiş olsaydı, onun zaptı, yani yazımı ve ezberlenmesi çok zor olur, yanılmalar, yanlışlar meydana gelebilirdi.

-  Elinde bir kitap bulunan insan, kitabın sürekli yanında bulunmasına güvenerek onu ezberlemek istemeyebilirdi. Rabbimiz ise peygamberimizin Kur’an’ı çok okumasını, iyice ezberlemesini ve yanılmaktan uzak olmasını istediği için Kur’an’ı bir defada değil, parça parça indirdi.

-  Eğer Kur’an bir defada indirilmiş olsaydı, onun bütün hükümlerini öğrenmek ve benimsemek insanlara çok ağır gelirdi, insanlar Kur’an’ı hazmedemezlerdi. Ama Yüce Allah, onu parça parça, muayyen zamanlarda indirerek, koyduğu dinin emir ve yasaklarını yavaş yavaş indirmiş oldu ve insanlar da dinin gereklerini o nispette kolay yerine getirmiş oldular.
-  Kur’an insanların sorularına, isteklerine cevap verecek şekilde ve meydana gelen hâdiselere göre iniyor, böylece insanlar daha fazla basiret sahibi oluyorlardı. Çünkü olaylarla ve zihinlerdeki sorularla eş zamanlı bir iniş, Kur’an’ın fesahatine gaybden haber verme işini de ekliyor, Kur’an’ın getirdiği her cevapta, her çözümde, gerçekleri yaşayarak öğrendikleri için insanların görüşleri, bilgileri, düşünceleri daha fazla artıyordu.

-  Eğer Kur’an bir defada inmiş olsaydı, peygamberimiz indirilmiş Kur’an’ı göstererek kâfirlere işin başında bir defa meydan okuyacaktı. Hâlbuki Kur’an parça parça ve aralıklarla inince, peygamberimizin inançsızlara karşı meydan okumaları inen her parçada gerçekleşti. Böylelikle kâfirlerin Kur’an’ın bir parçasının benzerini bile yapamayacakları defalarca kanıtlandı. Böylece Kur’an’ın muhteşemliği hem peygamberimizin hem de kâfirlerin gönüllerine iyice yerleşmiş oldu.


ترتيلTERTİL
“ ترتيلTertil” sözcüğü “Bir şeyin tertibinin güzelliği” demektir. Bu sözcük bedevînin dilinde “Bir şeyden birinin diğerine karışmaması, tarak dişi gibi birbirine karışmamış, karışmayan” anlamına gelir. Bu durum, muhkem, kuvvetli, sımsıkı olmanın zıddıdır. Meselâ dişlerin “tertil”i, “dişlerin seyrek bir şekilde düzene konulmuş, dizilmiş olması” demektir ve bu sözcük Arapçada “güzel dizilmiş dişler” manasında da kullanılır.[9]


Sosyal alanda ise “tertil”; “sözün, kelimelerinin birbiri ardınca, tek tek, yavaş yavaş, ağır ağır, tane tane dizilmesi” demektir. Buna göre Kur’an’ın tertili “Kur’an’ın indiği şekilde tertibinin korunması, bir necmin bir başka necme karıştırılmaması” anlamına gelmektedir.


Kur’an’ın nasıl indirildiği ve nasıl okunması gerektiği Kur’an’da şöyle açıklanmıştır:
106.Ve Kur’ân'ı, Biz onu insanlara beklentilere göre öğrenip öğretesin diye parça parça ayırdık ve Biz onu indirdikçe indirdik!  (İsra/ 106)

  

Demek ki Kur’an, konularına göre, necmlere göre, iniş sırasına göre bir tertip ve tasnif yapılmak suretiyle okunmalı ve okutulmalıdır.


32. ayette de Rabbimiz Kur’an’ı tertillediğini, yani her şeyi yerli yerinde, bir birine karıştırmadan, bir düzen içinde indirdiğini beyan etmektedir. Peygamberimize ilk gelen vahiylerde [Müzzemmil/4’te] de Kur’an’ın tertillenmesi, yani necmlerin gayet düzenli tutulması, birbirine karıştırılmaması emredilmiştir. Bütün bunlara rağmen maalesef elimizdeki mushaf tertilli değildir. Biz, samimiyetle ve dürüstçe birçok kez dile getirdiğimiz bu hususta, Kur’an’a gönül verenlerin Kur’an ile derin çalışmalar yapıp Kur’an’ı necm necm dizmeleri ve Kuran’ı bugünkü sure anlayışından öte, gerçek sureleriyle mushaflaştırmaları gerektiğine inanıyor ve bu gayreti onlardan bekliyoruz.


HAKKIN GELMESİ
Rabbimizin 32. ayetteki “Onların sana getirdikleri her bir meselede Biz mutlaka sana hakkı ve en güzel açıklamayı getirmişizdir” ifadesiyle müşriklerin görüşlerindeki bozukluk çok net bir şekilde ortaya konulmuştur. Rabbimiz bu sözlerinde zımnen: “Biz hakkı getiririz, hakk gelince de batıl kaybolur. Onlar ne zaman saçma sapan bir şey ortaya atsalar Biz onun üzerine gerçeği yollarız ve o saçmalığı ortadan kaldırırız” buyurmaktadır.


18.Tam tersi Biz, hakkı bâtılın başına çarparız da onun beynini parçalar. Bir de bakarsın bâtıl yok olup gitmiştir. Ve Allah'a yakıştırdığınız niteliklerden dolayı size yazıklar olsun!(Enbiya/ 18)


105.Ve Biz Kur’ân'ı sadece hak ile indirdik, o da sadece hak ile indi. Ve Biz seni yalnızca müjdeci ve uyarıcı olarak elçi yaptık. (İsra/ 105) 


EN GÜZEL TEFSİR
“ تفسير  Tefsir” sözcüğünün kökü “ فسر   fesr” sözcüğüdür. “Açıklamak, örtülü şeyi açmak” anlamına gelen “fesr” sözcüğü, ilk olarak tıp alanında, “doktorun suya bakması” anlamında kullanılmıştır. Nitekim bu kökün başka bir türevi olan “ تفسرة tefsireh” sözcüğü de; “hastalığın tespiti için üzerinde araştırma yapılan sidik” demektir.[10]


Doktorlar bu “tefsireh”e bakarak hastalıkların sebeplerini bulup açıkladıkları için “fesr” sözcüğü de zamanla “açıklamak, örtülü şeyi açmak” anlamında kullanılmaya başlanmıştır. Bu sözcüğün tef`il babından mastarı olan “tefsir” sözcüğü de bu anlama paralel olarak “iyice araştırmak, çok açıklamak” anlamında kullanılmaktadır.


Demek oluyor ki “tefsir” sözcüğü; “anlaşılmamış, kapalı, müşkil, müphem bir sözü, bir konuyu, bir meseleyi anlaşılır hâle getirmek” demektir. İşte, Kur’an ayetleri de konuları, problemleri en güzel şekilde ortaya koyup açıkladığı için en güzel tefsirdir.*




*İşte Kuran, Furkan Suresi

Yorumlar - Yorum Yaz
Site Haritası
Takvim