• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Kur'an İncelemeleri

 
Site Menüsü

51Yunus Suresi 47




Hatalı Çevrilen Ayetler


Yunus Suresi 47





Hatalı Çeviri:
47. Her ümmetin bir peygamberi vardır. Peygamberleri geldiği zaman, aralarında adaletle hükmedilir ve onlara asla zulmedilmez.




Doğru Çeviri:
47.Ve her önderli toplum için elçi olacaktır. O elçileri geldiğinde de aralarında adalet gerçekleştirilmiştir. Ve onlar, haksızlığa uğratılmazlar.


Peygamberlerin kendi ümmetlerine “gelme”lerinin bu dünyada mı yoksa ahirette mi söz konusu edildiği hususuna göre ayetten iki farklı anlam çıkarılabilir. Biz, her iki anlamın da doğru olduğu kanaatindeyiz.


Şöyle ki: 
Birinci anlam: Peygamberler toplumlarına dünyada iken gelirler ve Allah’ın mesajlarını onlara iletirler. Bu anlama uygun olarak; bu dünyada her topluma elçiler gönderilmiş, elçi ile gönderilen mesaj muhataplara ulaştığında insanların da bilmemek gibi bir mazeretleri kalmamıştır. Her toplum kendilerine gönderilen mesajdan sorumludur. Mesajı kabul edip hayatlarını buna göre düzenleyenler Allah’ın rahmetine mazhar olacaklar, inkâr edenler ise ahirette veya hem bu dünyada hem de ahirette azaba uğrayacaklardır. Gerek mükâfat gerekse ceza olan karşılıklarda tam bir adaletle hüküm verilecektir. Bu dünyada kendilerine elçi gönderilmemiş olanlar ise, Kur’an’da birçok ayette bildirildiği gibi, cezalandırılmayacaklardır.


Ayetten bu anlamın çıkarılmasını destekleyen başka ayetler de vardır:
24.Şüphesiz Biz, seni hak ile bir müjdeci, bir uyarıcı olarak gönderdik/elçi yaptık. Her ümmetin de içinde bir uyarıcı kesinlikle gelip geçmiştir. 25Ve onlar seni yalanlıyorlarsa, hiç şüphesiz onlardan önceki kişiler de yalanlamışlardı; elçiler onlara apaçık delillerle, sahifelerle ve aydınlatıcı kitaplarla gelmişlerdi. 26Sonra Ben, kâfirleri; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddedeno kişileri tutup yakaladım. Şimdi Beni tanımamak/tanıtmamaya yeltenmek nasıl oldu?(Fatır/24)


15.Kim, kılavuzlanan doğru yolu bulursa, sırf kendi iyiliği için kılavuzlanan doğru yolu bulmuştur. Kim de saparsa, ancak kendi aleyhine sapmış olur. Ve hiçbir yük taşıyıcı başkasının yükünü çekmez. Ve Biz, bir peygamber göndermedikçe, azap ediciler olmadık.(İsra/15)


133,134.Ve inkâr edenler: “Elçiliğini iddia eden bu kişi, Rabbinden bize bir alâmet/gösterge getirse ya!” dediler. Onlara ilk sahifelerde olan apaçık deliller gelmedi mi? Ve eğer Biz, onları bundan önce bir azap ile değişime/yıkıma uğratsaydık, kesinlikle “Ey Rabbimiz! Bize bir peygamber gönderseydin de, alçak ve rezil olmadan önce Senin âyetlerine uysaydık!” diyeceklerdi.(Ta Ha/133, 134)


İkinci anlam:
Her peygamber ahirette kendi ümmetinin başına gelir ve yargılanma esnasında toplumuna tanıklık eder. Toplumlar, başlarında kendilerine gönderilmiş olan elçileri olduğu hâlde ahirette hesaba çekilecekler, elçiler de bu sorgulamada tanık olarak dinleneceklerdir.


Konumuz olan 47. ayetten bu anlamın çıkarılmasına uygun olan ayetler de vardır:
41.Her ümmetten bir tanık getirdiğimiz ve seni de işte onların üzerine bir tanık olarak getirdiğimiz zaman bak nasıl? 42İnkâr eden ve Elçi'ye isyan eden kimseler, o gün toprağa karışıp gitmeyi isterler. Allah'tan hiçbir sözü gizleyemezler de.(Nisa/41, 42)


68.Ve sûra üflenmiştir de Allah'ın dilediği hariç, göklerde kim var, yerde kim varsa çarpılıp yıkılıvermiştir. Sonra ona başka bir daha üflenmiştir de onlar kalkmışlar karşıda bakıp duruyorlar. 69.Ve yeryüzü Rabbinin nûruyla aydınlanmış, kitap konulmuş, peygamberler ve tanıklar getirilmiş ve aralarında hak ile karar verilmiştir. Ve onlara haksızlık edilmez.(Zümer/68, 69)


11-13.tanıklık edecek elçiler, tanıklık için bekletildikleri “Ayırt etme günü” tanıklık vakti belirlendiği zaman, 14.–“Ayırt etme günü”nün ne olduğunu sana ne bildirdi!–(Mürselat/11-13)


143.Ve işte böyle Biz, siz, insanlar üzerine şâhitler olasınız, Elçi de sizin üzerinize şâhit olsun diye sizi hayırlı bir önderli toplum yaptık. Üzerinde olduğun bu hedefi/stratejiyi belirlememiz de yalnızca, Elçi’ye uyan kimseleri, iki ökçesi üzerinde geri döneceklerden ayıralım/ bildirelim diyedir. Tesbit ettiğimiz bu hedef/strateji, elbette, Allah'ın kılavuzluk ettiği kimselerin dışındakilere çok büyüktür. Ve Allah, imanınızı kaybedecek değildir. Hiç şüphesiz Allah, bütün insanlara çok şefkatlidir, çok merhametlidir.(Bakara/143)


30.Elçi de: “Ey Rabbim! Hiç şüphesiz benim toplumum şu Kur’ân'ı mehcur/ terk edilmiş bir şey edindiler” dedi.(Furkan/30)


116-118.Ve hani Allah demişti ki: “Ey Meryem oğlu Îsâ! Sen mi insanlara: ‘Beni ve annemi, Allah'ın astlarından iki tanrı edinin’ dedin?” Îsâ: “Sen arınıksın, benim için gerçek olmayan bir şeyi söylemem bana yakışmaz. Eğer ben onu demiş olsam, Sen, bunu kesinlikle bilmiştin. Sen, benim içimde/özümde olanı bilirsin, ben ise Senin zatında olanı bilmem. Şüphesiz Sen; görülmeyeni, duyulmayanı, sezilmeyeni, geçmişi, geleceği en iyi bilenin ta kendisisin! Ben, onlara sadece, Senin bana emrettiklerini; ‘Benim ve sizin Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin’ dedim. Ve ben, içlerinde olduğum müddetçe onlar üzerine tanıktım. Ne zaman ki Sen, beni vefat ettirdin; geçmişte yaptıklarımı ve yapmam gerekirken yapmadıklarımı bir bir hatırlattırdın/ beni öldürdün, Sen, onları gözetleyenin ta kendisi oldun. Ve şüphesiz Sen, her şeye en iyi tanık olansın. Eğer onlara azap edersen, şüphesiz onlar, senin kullarındır ve eğer onları bağışlarsan, şüphesiz Sen, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/ mutlak galip olanın, en iyi yasa koyan, bozulmayı iyi engelleyen/sağlam yapanın ta kendisisin” dedi.(Maide/116-118)*


*İşte Kuran, Yunus Suresi




Yorumlar - Yorum Yaz
Site Haritası
Takvim