• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Kur'an İncelemeleri

 
Site Menüsü

53Yusuf Suresi 51-55




Hatalı Çevrilen Ayetler


Yusuf Suresi 51-55




Hatalı Çeviri:
51. (Kral kadınlara) dedi ki: Yusuf'un nefsinden murat almak istediğiniz zaman durumunuz neydi? Kadınlar, Hâşâ! Allah için, biz ondan hiçbir kötülük görmedik, dediler. Azizin karısı da dedi ki: «Şimdi gerçek ortaya çıktı. Ben onun nefsinden murat almak istemiştim. Şüphesiz ki o doğru söyleyenlerdendir.»
52. (Yusuf dedi ki): Bu, azizin yokluğunda ona hainlik etmediğimi ve Allah'ın hainlerin hilesini başarıya ulaştırmayacağını (herkesin) bilmesi içindir.
53. (Bununla beraber) nefsimi temize çıkarmıyorum. Çünkü nefis aşırı şekilde kötülüğü emreder; Rabbim acıyıp korumuş başka. Şüphesiz Rabbim çok bağışlayan, pek esirgeyendir.
54. Kral dedi ki: Onu bana getirin, onu kendime özel danışman edineyim. Onunla konuşunca: Bugün sen yanımızda yüksek makam sahibi ve güvenilir birisin, dedi.
55. «Beni ülkenin hazinelerine tayin et! Çünkü ben (onları) çok iyi korurum ve bu işi bilirim» dedi.




Doğru Çeviri:
51.Hükümdar: “Yûsuf'un nefsinden murat almaya kalktığınız zaman durum ne idi?” dedi. Kadınlar: “Hâşâ, Allah için, biz o'nun aleyhinde hiçbir fenalık bilmedik” dediler. Aziz'in karısı da: “Şimdi hak ve hakikat olduğu gibi ortaya çıktı. Onun nefsinden ben murat almak istedim. O ise şeksiz şüphesiz doğrulardandır. –52.İşte bu, Yûsuf'un, ıssız bir yerde benim o'na hainlik etmediğimi ve kesinlikle Allah'ın hainlerin hilesine kılavuz olmadığını bilmesi içindir.– 53.Ve ben nefsimi temize çıkarmıyorum. Şüphesiz ki nefis, şiddetle kötülüğü emredendir. Ancak Rabbimin esirgediği kimse müstesnadır. Şüphesiz ki, Rabbim çok bağışlayıcı ve çok merhametlidir” dedi.
54.Ve hükümdar, “Onu bana getirin, onu kendim için atayayım” dedi. Sonra o'nunla konuşunca da, “Şüphesiz sen bugün yanımızda gerçekten önemli bir mevki sâhibisin, güvenilir birisin” dedi.
55.Yûsuf dedi ki: “Beni yeryüzünün hazineleri üzerine görevlendir. Şüphesiz ben, iyi koruyan, çok iyi bilenim.”



Bu ayetlerde, Yusuf peygamberin talebi üzerine Aziz’in karısı ile birlikte diğer iftiracı kadınların hükümdar huzurundaki bir mahkemede sorgulanması, temsili bir anlatımla canlandırılmıştır.


Hükümdarın “Yusuf'un nefsinden murat almaya kalktığınız zaman durum ne idi?” şeklindeki sorusu, o olay esnasında Yusuf’un kışkırtıcı ya da cesaret verici bir davranışta bulunup bulunmadığını anlamaya yöneliktir. Kadınlar doğruyu söyleyip Yusuf’u aklayınca, Yusuf peygamber zindandan çıkartılarak saraya getirilir. Hükümdarın kendisine çok güvendiğini söylemesi üzerine, Yusuf da ondan ülkenin hazine işlerine atanmasını ister. Yusuf peygamberin kendinden emin olarak söylediği “Beni yeryüzünün hazineleri üzerine kıl [getir]. Şüphesiz ben iyi koruyan, çok iyi bilenim” sözleri, onun yedi yıl sonra baş göstereceğini bildiği kıtlık döneminde ne yapacağını iyi düşünüp planladığını göstermektedir.


51. ayette geçen “nefs” sözcüğü ile ilgili detay Leyl ve Kıyamet surelerinde verildiği için, sözcüğün burada tekrar açıklanmasına gerek duyulmamıştır.


Mevdudi, Yusuf peygamberin ülke yönetimine gelmesi ve bu görevdeki etkinliği hakkında yapmış olduğu tespitleri şöyle dile getirmiştir:
Talmud'a göre, "İbrani, kendisini bilge ve uzman bir kimse olarak isbat etmişti"; ayrıca Talmud, Hz. Yusuf'un (a.s) şöyle dediğini nakleder: "Şu kesin ki, benden daha temayüz etmiş biri daha yok: Nihayet ben Allah'ın tüm bilgileri öğrettiği biriyim.” Daha sonraki ayetlerde bu talebinin kabul edildiğini ve Yusuf’un da üstlendiği görevi hakkıyla yerine getirdiği görülecektir.[24]


Öylesine ki, kral ve maiyyeti Hz. Yusuf'u (a.s) yaklaşmakta olan felaketten ülkeyi kurtaran yegane şahıs olarak ilan etmiştir.. Yusuf'un (a.s) artık ülkenin tüm kaynaklarının kendi ellerine, kendi tasarrufuna bırakılması gerektiğini önermesinde ve kralın bu teklifin acilen yürürlüğe konmasını kabul etmesinde şaşılacak bir taraf olmayacaktır.


İlk soru şudur: Hz. Yusuf'un (a.s) krala yaptığı teklif bir memuriyet için miydi? Daha önceki açıklama notlarının ışığında vuzuha kavuşmuş olmalıdır ki, mesele, hedefine varmasını sağlayacak bir fırsat anını kollayan hırslı bir kişinin başvurusu yahut bir ricası olmadığı gibi, kralın kendi huzurunda dile getirilen bu teklifi kabul edişi de, -meselenin öncesi yokmuş gibi- aniden olmamıştır.


Karşılaştırmalı Kitab-ı Mukaddes ve Mısır tarihi üzerine çalışan modern araştırmacılar, Hyksos kralı Apophis'in, Hz. Yusuf'un (a.s) çağdaşı olan kral olduğu görüşünü paylaşmaktadırlar.


O devirde Memphis Mısır'ın başkentiydi. Bu kente ait kalıntılara Kahire'nin güneyinde 14 mil mesafedeki Nil kıyısında rastlanmaktadır. Hz. Yusuf (a.s) buraya getirildiğinde 17-18 yaşlarındaydı.


Aziz'in yanında iki-üç yıl, zindandaysa sekiz-dokuz yıl kaldı; Mısır'a yönetici olduğunda otuz yaşındaydı ve iktidarda seksen yıl tekbaşına kaldı. İktidarının dokuzuncu ve onuncu yılında babası Yakub'a (a.s) kendisi ve tüm aile fertlerinin Filistin'den Mısır'a gelmeleri için haber yolladı. Kitab-ı Mukaddes'e göre onları Hz. Musa'nın (a.s) yaşadığı Goshen bölgesine yerleştirmiştir. Yine Kitab-ı Mukaddes'e göre Hz. Yusuf (a.s) ölmeden önce akrabalarından şu yemini almıştı: "Bu ülkeden atalarınızın ülkesine döndüğünüzde kemiklerimi alıp beraberinizde götüreceksiniz." Sonra öldü. Öldüğünde yüz on yaşındaydı. Akrabaları da kendisini mumyaladılar. Her ne kadar Kur'an'da anlatılan Yusuf kıssası Kitab-ı Mukaddes ve Talmud'la ayrıntılara indikçe farklılaşıyorsa da, üçü de temel öğelerde ittifak halindedirler. Biz de bu farklılıkları gerektiği yer ve zamanda açıklayıcı notlarımızla izaha çalışacağız.


Firavun ile Hz. Musa'nın ilişkilerinin tersine Hz. Yûsuf ile o dönemin Mısır kralı arasında olumlu bir ilişki vardı. Hz.Yûsuf, Maliye Bakanlığı yapacak kadar devlet kademesinde ilerlemişti.[25]


Kur'an'ı kavramada tecrübesi olmayan kimseleri bu ayette geçen "Hazâinu’l-Arz" deyimi ve daha sonra geçen tahıl dağıtım işi yanıltmış; bu yanılgıyla sözkonusu memuriyetin bugünün "Hazine Müsteşarı", "Kıtlık Dönemi Danışmanı" yahut "Maliye Bakanı" türünden bir memuriyet olduğu sonucuna varmışlardır. Aslında Yusuf’un (a.s) memuriyeti bunlardan hiçbiri değildi, zira Kur'an, Kitab-ı Mukaddes ve Talmud'a göre Hz. Yusuf'a (a.s) tüm iktidar tevdi edilmiş ve bir yöneticinin tüm imtiyazı verilmiştir. Tahta oturmasının (Yusuf/l00) ve kendisine melik denmesinin (Yusuf/72) sebebi budur. Bizzat Hz. Yusuf (a.s) Allah'a kendisine melikliği bahşettiği için şükretmiştir (Yusuf/l00). Herşeyden öte, bizzat Allah bu olaya tanıktır; mealen: "Böylece Yusuf'a ülkede iktidar verdik. Artık ülkenin her yanına istediği gibi tasarruf etme hakkına sahip olmuştu" (Yusuf/56). Kitab-ı Mukaddes'e baktığımızda şunları okuyoruz: "Ve Firavun Yusuf'a dedi: " Evimi mekânın bileceksin ve halkın senin emrinle yönetilecek. Ben yalnız tahtta senden büyük olacağım. Bak, tüm Mısır ülkesini yönetmeye seni tayin ediyorum. Senden habersiz Mısır ülkesinde hiç kimse ne parmağını kıpırdatabilecek ne de adım atabilecektir. Ve Yusuf'a Zaphnath-paaneah [Dünya Koruyucusu] adını verdi" (Tekvin, 4l: 40-45). Talmud'a göre ise olay şöyledir: “Ağabeyleri Mısır'dan babaları Hz. Yakub'a (a.s) döndüğünde Hz. Yusuf (a.s) hakkında kendisine şunları söylediler: Mısır meliki, halkı üzerinde öylesine egemen ki ondan üstünü yok. Herkes onun emriyle giriyor, onun emriyle çıkıyor ülkeye. Yöneten onun emirleri... Efendisi Firavun'un nefesini harcamasına gerek bile yok."
…….


Allame Zemahşeri'nin görüşü, Keşşaf tefsirinde 55. ayete getirdiği yorumda verilmiştir. Şöyle diyor: "Yusuf Aleyhisselam ülkenin kaynaklarını benim tasarrufuma verin şeklindeki teklifinde bulunduğu zaman niyeti Allah'ın hükümlerini yürürlükte kılmak, hak ve adaleti tesis etmek ve tüm rasüller gibi görevini icra etmek üzere iktidar fırsatı kollamaktı. Yoksa tahta geçmeyi, saltanat sevdası için yahut dünyevi arzularını ve hırslarını tatmin için istememişti. Böylece bir talepte bulundu; çünkü bu işi icra edebilecek bir başkasının bulunmadığını gayet iyi biliyordu. Ve İnsanların işleri hususunda tasarrufta bulunmak, Hz. Yûsuf'a vacip idi. Binâenaleyh, onun, hangi biçimde olursa olsun, bu işe teşebbüste bulunması caizdi. Biz, şu sebeplerden dolayı, insanların işleri hususunda tasarrufta bulunması, çalışması vâcibtir dedik.[26]*



*İşte Kuran, Yusuf Suresi



Yorumlar - Yorum Yaz
Site Haritası
Takvim