• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Kur'an İncelemeleri

 
Site Menüsü

55Enam Suresi 58-61




Hatalı Çevrilen Ayetler



Enam Suresi 58-61






Hatalı Çeviri:
58. De ki: Acele istediğiniz şey benim elimde olsaydı, elbette benimle sizin aranızda iş bitirilmişti. Allah zalimleri daha iyi bilir.
59. Gaybın anahtarları Allah'ın yanındadır; onları O'ndan başkası bilmez. O, karada ve denizde ne varsa bilir; O'nun ilmi dışında bir yaprak bile düşmez. O yerin karanlıkları içindeki tek bir taneyi dahi bilir. Yaş ve kuru ne varsa hepsi apaçık bir kitaptadır.
60. Geceleyin sizi öldüren (öldürür gibi uyutan), gündüzün de ne işlediğinizi bilen; sonra belirlenmiş ecel tamamlansın diye gündüzün sizi dirilten (uyandıran) O'dur. Sonra dönüşünüz yine O'nadır. Sonunda O, yaptıklarınızı size haber verecektir.
61. O, kullarının üstünde yegâne kudret ve tasarruf sahibidir. Size koruyucular gönderir. Nihayet birinize ölüm geldi mi elçilerimiz (görevli melekler) onun canını alırlar. Onlar vazifede kusur etmezler.





Doğru Çeviri:
58.De ki: “Sizin çabuk gelmesini istediğiniz şey benim yanımda olsaydı, benimle sizin aranızdaki iş kesinlikle gerçekleşmiş gitmişti. Ve Allah, yanlış; kendi zararlarına iş yapanları en iyi bilendir.
59.Görünmezin, duyulmazın, geçmişin, geleceğin anahtarları da yalnızca O'nun katındadır. O'ndan başka hiç kimse onları bilmez. Karada ve denizde olanları da bilir O. O bilmeksizin bir yaprak dahi düşmez. Yerin karanlıklarındaki bir tane, yaş ve kuru hiçbir şey yoktur ki apaçık bir kitapta bulunmasın.
60.Ve O, sizi geceleyin vefat ettiren; geçmişte yaptıklarınızı, yapmanız gerekirken yapmadıklarınızı bir bir hatırlattıran, gündüzün elde ettiğiniz şeyleri bilen, sonra adı konmuş süre sonunun gerçekleşmesi için sizi kaldırandır. Sonra dönüşünüz yalnızca O'nadır. Sonra O, yaptıklarınızı size haber verecektir.
61.Ve Allah, kulları üzerinde hükümranlığı sürdürür ve O, sizin üzerinize koruyucular gönderir. Sonra da sizden birinize ölüm geldiği vakit elçilerimiz, hiç eksik-fazla yapmadan, onu vefat ettirirler; onlara geçmişte yaptıklarını, yapması gerekirken yapmadıklarını bir bir hatırlatırlar. 62.Sonra kendi gerçek Mevlâları Allah'a döndürülürler. Dikkatli olun, hüküm ancak O'nundur ve O, hesap görenlerin en süratlisidir.”


Rabbimizin peygamberimiz vasıtasıyla bu pasajda vermeye devam ettiği mesajlar aşağıdaki gibi takdir edilebilir:

“Müşriklerin isteyip durdukları azap peygamberin elinde olsa idi, iş çoktan bitmiş olurdu. Ne var ki, peygamber sadece bir tebliğci, uyarıcı ve müjdecidir. Azabı getirmek, azap etmek peygamberin elinde değildir. Cezalandırmak için elinden bir şey gelmez. Ona kalsa, beşer olması sebebiyle hiç beklemez, derhal cezalandırırdı.”


“Peygamber gaybı da bilmemektedir. Gaybın anahtarları Allah’ın yanında olup gaybı sadece O bilir. Öyle ki, karada, denizde ne varsa Allah hepsini bilir. Onun bilgisi dışında bir yaprak bile düşmez. Yerin karanlıklarında bir tane, yaş-kuru [tüm ne varsa] hepsi O’nun bilgisi dahilindedir.”


“İnsanları uyutup uyandıran da Allah’tır. Ömrü olanları uyandırır. Gün olur, onları da Kendisine döndürüp hesap soracaktır. Allah kulları üzerinde Kahir’dir. O, kulları üzerine koruyucular yollar, onlar ölürken kişiyi vefat ettirirler [takdim ve tehir ettiğini eksiksiz haber verirler, bir bakıma ona ömrünün ‘z’ raporunu gösterirler]. Ve artık gerçek Mevla’ya dönülür. Artık hüküm O’nundur. O, hesap görenlerin en hızlısıdır.”


11.Her kişi için, iki elinin arasından ve arkasından –Allah'ın işinden olarak–, onu gözetip koruyan izleyiciler vardır. Gerçekte, bir halk, kendi benliklerinde olanı değiştirmedikçe, Allah hiçbir şeyi değiştirmez. Ve Allah, bir topluluğa kötülük istedi mi, artık onun geri çevrilmesi söz konusu değildir. Onlar için O'nun astlarından bir yardım eden, koruyan, yol gösteren bir yakın da yoktur.(Ra'd/11)


17,18.Onun sağından ve solundan (her yanından) yerleşik iki tesbitçi onun her işini tesbit edip dururken, insan hiçbir söz söylemez ki yanında hazır gözetleyen bulunmasın.(Kaf/18)


9-12.Kesinlikle sizin düşündüğünüz gibi değil! Aslında siz, şüphesiz üzerinizde, yaptığınız şeyleri ezberleyen, saygın yazıcılar olmasına rağmen, Din'i yalanlıyorsunuz.(İnfitar/9-12)


“Kayıtçılar” ve “tanık” olgusu, Rabbimizin tarafsız delil kullandığını ve kimseye zulmetmediğini gösterme iradesine dayanmaktadır.


49.Ve Kitap/ amel defteri konulmuştur. Suçluların ondan korktuğunu göreceksin. Ve “Eyvah bize! Bu nasıl kitapmış ki, büyük-küçük hiçbir şey bırakmadan hepsini saymış” derler. Ve onlar, yaptıklarını hazır bulurlar. Ve senin Rabbin hiç kimseye haksızlık etmez.(Kehf/49)


13,14.Ve her insanın kendi yaptıklarının karşılıklarını, ayrılmayacak şekilde boynuna doladık. Ve Biz, kıyâmet günü açılmış bulacağı kitabı onun için çıkarırız: “Oku kendi kitabını! Bugün kendi zatın, kendine karşı hesap sorucu olarak sana o yeter!”(İsra/13, 14)


61. ayetteki “Sonra da sizden birinize ölüm geldiği vakit, elçilerimiz hiç eksik veya fazla yapmadan onu vefat ettirirler” ifadesinden, vefat ettirmekle görevli olanların birden fazla sayıda oldukları anlaşılmaktadır.


Bu ifadeden anlaşılan bir başka şey de “ölüm” ile “ وفاة vefat”ın aynı şey olmadığıdır. Çünkü ayete göre “vefat” işlemini elçiler kişiye “ölüm” geldiği vakit, yani ölümden hemen önce yapmaktadırlar. Kısacası “vefat”, ölümden hemen önce, insanın takdim ve tehir ettiklerine eksiksiz, fazlasız haberdar edilmesi” demektir. Bu konudaki ayrıntılar, surenin sonuna koyduğumuz “Vefat” adlı yazımızda verilmiştir.



MEVLA, GERÇEK MEVLA
62. ayette geçen “gerçek Mevlâları Allah’a döndürülürler” ifadesindeki “gerçek Mevlâ”; “yaratan, rızk veren, dirilten ve mutlak malik” demektir. Gerçek Mevlâ olan Allah, hesap sormak üzere herkesi öldükten sonra diriltmek suretiyle kendisine geri döndürecektir.


Hem fail hem de mef‘ul anlamında kullanılan mevlâ sözcüğü, fail anlamında kullanıldığında “yakın olan, yardım eden, koruyan, yol gösteren”; mef‘ul anlamında kullanıldığında ise “yakın olunan, yardım olunan, korunan, yol gösterilen” demek olur. Nitekim İslâm Hukuku'nda köle azat eden köle sahibine fail anlamıyla mevlâ denildiği gibi, azat edilen köleye de mef‘ul anlamıyla yine mevlâ denilir. Ancak İslâm âleminin birçok yerinde saygı için bazı kimselere مولانا [mevlânâ=mevlâmız] denmektedir. Oysa bize göre, Kur’ân'daki açıklamalar dikkate alındığında bu sıfatın dinî anlamda Allah'tan başkası için kullanılması kesinlikle uygun değildir.*



*İşte Kuran, Enam Suresi



Yorumlar - Yorum Yaz
Site Haritası
Takvim