• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Kur'an İncelemeleri

 
Site Menüsü

58Sebe Suresi 12-13

Hatalı Çevrilen Ayetler


Sebe Suresi 12-13



Hatalı Çeviri:
12. Sabah gidişi bir aylık mesafe, akşam dönüşü yine bir aylık mesafe olan rüzgârı da Süleyman'a (onun emrine) verdik ve onun için erimiş bakırı kaynağından sel gibi akıttık. Rabbinin izniyle cinlerden bir kısmı, onun önünde çalışırdı. Onlardan kim emrimizden sapsa, ona alevli azabı tattırırdık.
13. Onlar Süleyman'a kalelerden, heykellerden, havuzlar kadar (geniş) leğenlerden, sabit kazanlardan ne dilerse yaparlardı. Ey Davud ailesi! Şükredin. Kullarımdan şükreden azdır!



Doğru Çeviri:
12.Süleymân için de, sabah gidişi bir ay, akşam dönüşü bir ay olan rüzgârı boyun eğdirdik; ve Biz erimiş bakır madenini o'na sel gibi akıttık. Ve eli altında Rabbinin izniyle/ bilgisiyle iş görmekte olan yabancı kişileri boyun eğdirdik. Ve onlardan kim Bizim emrimizden çıkıp-sapacak olsa, ona çılgın ateşin azabından tattırdık.
13.Onlar, Süleymân'a özel karargâhlar, heykeller/ resimler ve havuzlar gibi çanaklar ve sâbit kazanlardan her ne isterse yaparlar. –Ey Dâvûd ailesi! Nimetlerin karşılığını ödemek için çalışın! Ama kullarım içinde, verilen nimetlerin karşılığını ödeyen de çok azdır!–


Bu ayetlerde, “şükreden” kullara örnek olarak gösterilen Süleyman peygamber ve ona verilen nimet ve lütuflar konu edilmektedir. Ayetlerden anlaşıldığına göre, Süleyman peygambere verilen nimetler arasında yelkenli gemilerde ve yel değirmenlerini çalıştırmakta rüzgârdan yararlanmak, bakırı eritip döküm yaparak muhtelif araç gereç yapmak, uzak yerlere çabucak gidip gelmek; yabancı, hünerli işçilerden zanaatçılıkta, ustalıkta, istihkâm işlerinde ve mimarlıkta yararlanmak gibi işler ve hünerler vardır.


Bir önceki pasajda, babası Davut peygamberin demiri işlediği ve ondan yararlandığı dile getirilmişti. Bu pasajda ise oğlu Süleyman peygamberin bakırdan yararlandığı konu edilmektedir. Bu iki peygamber-hükümdarın demir ve bakır gibi metalleri işleme yeteneğiyle donatılmış olması, onlara verilen iktidar nimetinin büyüklüğünü göstermektedir.


Ayetteki “Biz erimiş bakır madenini ona sel gibi akıttık” sözünün Süleyman peygamberin yaşadığı bölgede bakır madeni olmadığını; bu madeni gemilerle uzaklardan, özellikle de Kıbrıs’tan getirttiğini ifade ediyor olması mümkündür. Zaten “Kıbrıs” sözcüğü de “bakır” anlamındadır.
12. ayetin sonunda “Ve onlardan kim Bizim emrimizden çıkıp-sapacak olsa, ona çılgın ateşin azabından tattırdık” ifadesi, 14. ayetin sonundan da anlaşılacağı üzere Süleyman peygamberin onlar üzerinde mutlak hükümranlığını, yabancıların onun için kerhen çalıştıklarını ifade etmektedir.


SÜLEYMAN PEYGAMBERİN CİNLERİ

Bu pasajda konu edilen cinler halk kültüründeki cinler değildir. Daha evvel Sâd Suresinin tahlilinde “Süleyman Peygamberin Emrindeki Şeytanlar/Cinler” başlığı altında da açıkladığımız gibi, sözü edilen cin taifesi Süleyman peygamberin babası Davut peygamberin hünerli zanaatkâr adamları ve onlara ustabaşlık yapan Sur kralının gönderdiği Huram baba ve emrindeki hünerli kişilerdir.


Süleymân peygamberle ilgili bu âyetlerdeki gerçek ve ibret verici bilgiler bazı kimseler tarafından yine saptırılmış ve birçok asılsız, gerçek dışı hikâye ortaya çıkmıştır. Süleymân peygamberin emrindeki şeytânlar konusunda düzülen efsanelerin tümü, şeytân anlayışının,  Kur’ân'daki tanımı dışında, halk kültürüne yerleşmiş hayalî yaratıklar olarak kabulüne dayanmaktadır. Oysa Kur’ân'daki şeytân ile halk kültüründeki “şeytân” arasında hiçbir alâka bulunmamaktadır.


Tekvîr ve Nâs sûrelerinin tahlili yapılırken “şeytân” konusuna da değinilmiş ve okuyucu bir miktar bilgilendirilmişti. Orada yapılan açıklamalarda şeytanın sözlük anlamının kısaca, “hakktan uzak olan” demek olduğu; bir kavram olarak şeytân'ın ise “hakka ve akla aykırı hareket eden her türlü kişi, güç ve kurumun ortak ve karakteristik adı” olduğu belirtilmişti. Süleyman peygamber kıssasında sözü edilen şeytanlar da bu tip şeytanlardır. Yani, Süleyman peygamber hakkında sürekli gerçek dışı sözler söyleyip iftiralar yayan ve o'nun aleyhinde plânlar kuran kişilerdir.


Süleyman peygamber, Ya‘kûb peygamberin soyundan gelen bir Benî İsrâîl peygamberidir. Bu nedenle hem Müslümanların hem de Ehl-i Kitab'ın [Yahudi ve Hıristiyanların] inandığı ve değer verdiği bir kişidir. Eldeki Tevrât'ın muharref olması sebebiyle dinî bir kaynak olarak dikkate alınması mümkün değilse de, tarihî bir kaynak olarak ele alınmasında hiçbir sakınca yoktur. Çünkü yazılı dinî metinler de tarihin temel kaynakları arasındadır. Dolayısıyla bu konunun eldeki Kitab-ı Mukaddes'ten de incelenmesinde yarar vardır.


Kitab-ı Mukaddes, Süleyman peygamberin hizmetinde olan kişilerin, babası Dâvûd peygamberin hünerli zanaatkâr adamları ile onlara ustabaşlık yapan Sur kralının gönderdiği Huram Baba ve emrindeki hünerli kişiler, zanaatkârlar olduğunu kaydetmektedir. Süleymân peygamberin emrindeki şeytân nitelikli cinlerin hünerli zanaatkârlar olduğunu bildiren Kur’ân âyetleri ile, bir tarihî kaynak olarak değerlendirdiğimiz Tevrât'ın bilgileri bu konuda aynıdır. Zaten Kur’ân'ın bu âyetlerini duyan Ehl-i Kitap da bu anlatıma itiraz etmemiştir. Bütün bunlar, Süleyman’a (as) hizmet eden cinleri halk kültüründeki hayalî cinler olarak açıklayanların hiçbir kaynak ve dayanaklarının olmadığını göstermektedir.


Süleyman peygamber hakkında yalan ve iftira kampanyaları düzenleyen, o'ndan kurtulmak ve iktidarını devirmek için ellerinden gelen her şeyi yapan şeytan nitelikli cinler, bu hünerli ama zoraki çalışan zanaatkârlardır. Süleyman peygamber, bu durumun bilincinde olarak onlardan zoraki de olsa yararlanmayı sonuna kadar sürdürmüştür.*




*İşte Kuran, Sebe Suresi



Yorumlar - Yorum Yaz
Site Haritası
Takvim