• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Kur'an İncelemeleri

 
Site Menüsü

59Zümer Suresi 23

Hatalı Çevrilen Ayetler


Zümer Suresi 23




Hatalı Çeviri:
23. Allah sözün en güzelini, birbiriyle uyumlu ve bıkılmadan tekrar tekrar okunan bir kitap olarak indirdi. Rablerinden korkanların, bu Kitab'ın etkisinden tüyleri ürperir, derken hem bedenleri ve hem de gönülleri Allah'ın zikrine ısınıp yumuşar. İşte bu Kitap, Allah'ın, dilediğini kendisiyle doğru yola ilettiği hidayet rehberidir. Allah kimi de saptırırsa artık ona yol gösteren olmaz.



Doğru Çeviri:
23.Allah, sözün en güzelini benzeşen anlamlı olarak, ikişerli bir kitap hâlinde indirmiştir. Ondan, Rablerine saygısı olanların tüyleri ürperir. Sonra derileri ve kalpleri Allah'ın anılmasına karşı yumuşar. İşte bu, Allah'ın rehberidir. Allah, onunla dilediğini kılavuzlar. Her kimi de Allah şaşırtırsa, artık ona doğru yolu gösteren biri yoktur.



18. ayette, temiz akıl sahibi müminlerin “sözün en güzeli”ne uydukları açıklanmıştı. Bu ayette ise insanlara “sözün en güzeli” tanıtılmaktadır. Sözün en güzeli, Allah’ın indirdiği Kitap’tır, yani Kur’an’dır.


Ayette Kur’an’ın özellikleri anlatılmış ve karşıtlık metodu ile insanların Kur’an karşısındaki ikili tutumlarına işaret edilmiştir. Rablerine saygısı olanlar ondan istifade ederken, Rableri hakkında yanlış inanç taşıyanlar ise bu tavırlarıyla ondan yararlanamayacak şekilde doğru yoldan uzaklaşırlar. Bir önceki ayette “Öyleyse Allah’ı anmaya karşı kalpleri katılaşmış olanlara yazıklar olsun!” denilirken, burada “Ondan, Rablerine saygısı olanların derileri ürperir. Sonra derileri ve kalpleri Allah'ın zikrine karşı yumuşar. İşte bu, Allah'ın rehberidir. O [Allah], onunla dilediğini kılavuzlar. Her kimi de Allah şaşırtırsa, artık ona doğru yolu gösteren biri yoktur” buyrularak Zikir [Allah’ın vahyi] ile insanların etkileneceğine, kalplerin yumuşayacağına ve Zikr’in [vahyin] yegâne kılavuz olduğuna, Allah’ın insanları onunla kılavuzladığına dikkat çekilmiştir.


Ayetin son bölümündeki “O [Allah], onunla dilediğini kılavuzlar. Her kimi de Allah şaşırtırsa, artık ona doğru yolu gösteren biri yoktur” ifadesiyle ilgili olarak “Hidayetin de, Dalâletin de Allah’tan olduğu” konusu Tekvir suresinin tahlilinde detaylı olarak ele alındığından, konunun oradan okunmasını öneriyoruz.


Kur'ân bu ayette de bir takım sıfatlar ile tanıtılmıştır. Bu vesileyle Kur’an’ın niteliği ile ilgili bilgileri tekrar hatırlatıyoruz:

* Hadis Olması [sonradan meydana gelme, yaratılmış olma]:
33,34.Yahut vahyedilenleri, “Kendi uydurup söyledi” mi diyorlar? Aslında onlar inanmıyorlar. Peki, onun gibi bir sözü onlar getirsinler, eğer doğru kimseler iseler.(Tur/33,34)
                                                                                                  
81.Peki, şimdi siz bu Söz'ü/Kur’ân'ı mı küçümsüyorsunuz?(Vakıa/81)
                                                                                                    
* Kitap olması:
Rabbimiz Kur’an’ı “kitap” diye nitelemiştir. “ الكتابel-Kitap”, “içinde yazı olan şey” demektir.[5] Kitap sözcüğü, “toplanmak, bir araya gelmek” manasına gelen “ كتبketb” mastarından türemiştir. Bu durum, Kur’an’ın bir takım harfler ile meydana getirilmiş bir eser olmasını ifade ettiği gibi, bilgi, yasa, öğüt gibi insanlık yararına olan şeylerin toplandığı bir eser olmasını da ifade etmektedir. Ancak bu ayetteki “Kitap” ifadesi ile Kur’an’ın tümü kastedilmiş olamaz. Çünkü bu ayet indiğinde Kur’an’ın tamamı inmiş değildi.
Kur’an’ın tümü kitap olduğu gibi, bir ayetine, bir paragrafına ve bir pasajına da kitap denir.


"Kitap" sözcüğü; "yazılan-okunan" anlamına geldiği için, bir defa buradan hemen anlıyoruz ki, Kur'an ayetleri ilk vahyden itibaren yazıya geçirilmiştir. İkinci olarak; Kur'an'nın henüz tamamlanmadığı dönemlerde eldeki mevcut olan bölümler de Kur'an'da "kitap" olarak tanımlandığı için anlıyoruz ki, "kitap" sözcüğü Kur'an'ın tamamını temsil etmemektedir. Nitekim yukarıda sunduğumuz ayetlerin bazılarındaki "kitap ve hikmet" kalıbına karşılık, Ahzab suresinin 34. ayetinde; "...Allah'ın ayetlerini ve hikmeti anın" şeklinde "ayetler" sözcüğü kullanılarak bir kalıp oluşturulmuştur. Yani "kitap" ve "ayetler" sözcükleri, Kur'an'ın bölümleri için kullanılmıştır.


Bizim görüşümüze göre "kitap ve hikmet" kalıbıyla verilen ayetlerdeki "kitap"; Zümer suresinin 23. ayetinde bahsedilen "müteşabih kitap"tır. Yani mucize nitelikli, anlamları gayet açık olmasına rağmen birbiriyle benzeşen birçok anlamı ifade edebilen eşsiz sanat mucizeleri konumundaki müteşabih ayetlerin oluşturduğu metindir.


Bilindiği üzere Kur’an indiği dönemde Araplar arasında henüz kültür ve edebiyat, yazılı konumda değildi. Arap dil ve edebiyat bilginlerinin eserleri dilden dile dolaşmaktaydı. Arap dili gramer ve edebiyat açısından henüz kuramlaştırılmamıştı. Gramer ve edebiyat bilgileri ediplerin kasidelerinde, halk deyimlerinde kendini göstermekteydi.


Arapçaya ait bu günkü dilbilgisi kuralları Kur'ân'ın inişinden yaklaşık 150–200 sene sonra Sibeveyh, Ahfeş (ölümü H. 177 M. 793), Kisâî, Îsâ b. Ömer, Yûnus b. Habib ve Ebû Ubeyde Ma'mer b. Müsenna gibi bilginlerce  Kur’an metinleri ve İmruü'l-Kays, Tarafe ibnü'l-Abd (539-564), Haris bin Hilliza (veya A'şa)., Amr bin Kulsum, Antere bin Şeddad (veya Nabiğa), Züheyr bin Ebu Sulme, Lebid ve diğer ediplerin eserleri dikkate alınarak oluşturuldu.


Kur’an’ın metni Arap dilinin gramer ve edebiyat ilkelerini kuramlaşmış haliyle insanlığa sunmuş ve derli toplu olarak göstermiştir. Hem de Arap dili gramer ve edebiyatını bilmeyen birisi tarafından. Kur’an’ın nüzulünden sonra Arap dil ve edebiyatının temel kaynağı artık Kur’an metni (Kitap) olmuştur.  İşte Kur’an’da  “Kitap” diye konu edilen, Kur’an’ın yazılı metnidir, içeriği de Hikmet olarak yer almaktadır. Bunu, A’raf/2, Yûnus/1, Hûd/1, Yûsuf/1, Ra’d/1, İbrahim/1, Hıcr/1, Kehf/1, Şûra/2, Neml/1, Kasas/2, Lokman/2, Secde/2, Sâd/29, Zümer/ 1, 2, 23, 41 Mü’min/ 2, Fussıllet/3, Zuhruf/2, Duhan/2, Câsiye/2, Ahkaf72 ve Bakara/151’de görmekteyiz.



* “En Güzel Söz” Olması:       
Kur’an’ın niçin sözlerin en güzeli olduğu 18. ayette açıklanmıştı.



* Müteşâbih:
Müteşabih ayetler birden çok, birbirine benzer, birbirinden güzel anlamlar içeren ve her bir anlamı da açık olarak anlaşılan ayetler demektir. Bu ayetler mecaz, kinaye ve diğer edebî sanatların da kullanıldığı; ancak yapılan benzetme ve örneklemelerden dolayı kültür seviyesi en alt düzeyde olanların bile anlayabileceği ayetlerdir. Bu ayetler de tıpkı “muhkem ayetler” gibi açık, seçik, anlaşılır ayetlerdir. Kesinlikle kapalı, müşkil ve anlaşılmaz değildirler. Müteşabih ayetler kapalı, müşkil ve anlaşılmaz ayetler olarak kabul edildiği takdirde Zümer/23’te “Sözün en güzeli” olarak nitelenen Kur'an, aynı zamanda kapalı, anlaşılmaz ayetler de içeriyor olacaktır. Bu ise kapalı, anlaşılmaz ayetlerin “sözün en güzeli” olması anlamına gelir ki, Kur'an ile böyle bir tuhaflığın bağdaşması mümkün değildir.


İşin doğrusu, müteşabih ayetler anlaşılır, birden çok ve birbirinden güzel anlamlar içeren, kim hangisini anlarsa anlasın, bu anlamların hepsinin de doğru olduğu ayetlerdir.



* Mesani:

“Mesani” sözcüğünün ikilerli, katmerli” demek olduğunu açıklamıştık. Kur’an’ın “mesani [ikilerlilik ve katmerlilik]” özelliğini kısaca şöyle açıklamak mümkündür:

a- Karşıtlık Metodu: Kur’an incelendiğinde, konumuz olan Zümer/22, 23’te de görüldüğü üzere, ayetlerde pozitif ve negatif olgular daima bir arada karşıtlık metoduyla verilmektedir. Ebrar-Füccar, iyiler- kötüler, yer-gök, ins-cinn, hakk-batıl, cennet-cehennem, uyarı-müjde gibi...

b- İletilen mesajın mutlaka ikinci bir vurgusunun varlığı: Buna salat vakitlerini bildiren ayetleri örnek verebiliriz. Hem Hud suresinde hem de İsra suresinde farklı ifadeler ile aynı mesaj verilmiştir.

“Mesani” sözcüğü Hıcr suresinin tahlilinde “Seb’an mine’l-Mesanî” başlığı altında ayrıca ele alındığından, detayın oradan okunmasını öneriyoruz.


* Derilerin Ürpermesi [Şiddetle Etkilenme]:
Kur’an’ın  [Arapça orijinalinin] ulaşılmaz bir belağat örneği olduğu, inanan, inanmayan herkes tarafından kabul edilmektedir. Kur’an aynı zamanda içerdiği ilkeler, verdiği haber ve bilgiler ile de en uç noktadaki bir huccet [kanıt, belge] durumundadır.  Kıyamet ve ahiretle ilgili sahneleri ise anlatılması zor, çarpıcı bir nitelik taşımaktadır. Bundan dolayıdır ki, Kur’an’ı tanıyan herkesin onun heybeti karşısında derileri ürperir, tüyleri diken diken olur. Bu psikolojiye giren bir insanın Allah’a saygı duyan biri haline gelmesi ise çok kolaydır. Zaten kâfirlerin Kur’an’ın dinlenilmesini istememeleri ve dinleyenleri de engellemeye çalışmaları bu yüzdendir.


21.Eğer Biz, bu Kur’ân'ı bir dağa/çok iri cüsseli bir yükümlü varlığa indirseydik, Allah'a olan saygıyla, sevgiyle ve bilgiyle ürpertiden onu samimiyetle saygı duyar, baş eğer ve parça parça olmuş görürdün. Ve Biz, bu örnekleri iyiden iyiye düşünürler diye insanlara veriyoruz. (Haşr/21)
                                                                                                        
2-4.Hiç şüphesiz mü’minler ancak, Allah anıldığı zaman yürekleri ürperen,
O'nun âyetleri kendilerine okunduğu zaman, iman açısından güç kazanan ve yalnızca Rablerine sonucu havale eden,
salâtı ikame eden [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumlarını oluşturan, ayakta tutan]
ve Bizim kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah yolunda harcayan kimselerdir. İşte bunlar, gerçekten inananların ta kendisidir. Onlara Rableri katında dereceler, bağışlama ve saygın bir rızık vardır.(Enfal/2-4)
                                                                                                
73.Ve Rahmân'ın kulları, kendilerine Rablerinin alâmetleri/ göstergeleri hatırlatıldığında ise, onlar üzerine sağırca ve körce davranmazlar.(Furkan/73)*
 
 

                                                                                              
*İşte Kuran, Zümer Suresi




Yorumlar - Yorum Yaz
Site Haritası
Takvim