• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Kur'an İncelemeleri

 
Site Menüsü

87Bakara Suresi 49-50





Hatalı Çevrilen Ayetler




Bakara Suresi 49-50 




Hatalı Çeviri:
49. Hatırlayın ki, sizi, Firavun taraftarlarından kurtardık. Çünkü onlar size azabın en kötüsünü reva görüyorlar, yeni doğan erkek çocuklarınızı kesiyorlar, (fenalık için) kızlarınızı hayatta bırakıyorlardı. Aslında o size reva görülenlerde Rabbinizden büyük bir imtihan vardı.
50. Bir zamanlar biz sizin için denizi yardık, sizi kurtardık, Firavun'un taraftarlarını da, siz bakıp dururken denizde boğduk.



Doğru Çeviri:
49.Ve hani Biz, bir zaman sizi, sizi azabın en kötüsüne çarptıran, oğullarınızı boğazlayan; eğitimsiz, öğretimsiz bırakıp niteliksiz bir kitle oluşturarak güçsüzleştirien, kadınlarınızı sağ bırakan Firavun’un yakınlarından kurtarmıştık. –Ve bunda size Rabbiniz tarafından büyük bir bela vardı.–
50.Hani bir zamanlar da Biz, bol suyu/nehiri sizin için yarıp da sizi kurtarmış, siz bakıp dururken Firavun’un yakınlarını da suda boğmuştuk.





Bu Âyetlerde, Medînede yaşayan İsrâîloğulları’na, geçmişte verilen nimetlerden bir kısmı ve kendilerinde tecelli eden Allah’ın rahmeti hatırlatılmaktadır.



Bu paragrafta anlatılan olaylar, bu hitaplara muhatap olan Yahudilerin binlerce sene evvelki atalarıdır. Bununla, bir yandan onlara geçmişten ibret almaları mesajı verilirken, bir yandan da ahlâk, karakter, kıble [hedef; strateji] ve tavır yönünden ataları ile Medîne’deki Yahudiler arasındaki hiçbir farkın bulunmadığına dikkat çekiliyor. Nitekim hiçbir Yahudi bu hitabı yadsımamıştır.



Âyetteki, hani Biz, bir zaman sizi, sizi azabın en kötüsüne çarpıtan ifadesindeki, azabın en kötüsü ile “İsrâîloğulları’nın, işlerin en ağırında, en kötüsünde köle olarak çalıştırılmaları” kastedilmiştir.



Buna başka surelerde de değinilmiştir:
6,7.Ve hani Mûsâ toplumuna demişti ki: “Allah’ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın; hani O, sizi işkencenin kötüsüne çarptıran, oğullarınızı boğazlayan;  eğitimsiz- öğretimsiz, mesleksiz bırakarak güçsüzleştiren ve kadınlarınızı sağ bırakan Firavun ailesinden kurtardı. Ve işte bunda Rabbinizden size çok büyük yıpranarak bir sınav vermek vardır. Ve hani Rabbiniz ilan etmişti: “Andolsun ki sahip olduğunuz nimetlerin karşılığını öderseniz, elbette size artırırım ve eğer iyilikbilmezlik ederseniz hiç şüphesiz azabım çok çetindir.”(İbrâhîm/ 6–7)


                                                                                       
141.Hani bir zaman Biz, size azabın kötüsünü yapan; oğullarınızı katleden; eğitimsiz, öğretimsiz bırakıp niteliksiz bir kitle oluşturarak güçsüzleştiren,  kızlarınızı sağ bırakan Firavun ailesinin elinden de sizi kurtarmıştık. Bunda da sizin için Rabbiniz tarafından büyük sınav vardır.(A’râf/ 141)


                                                                                     
4.Şüphesiz ki Firavun, yeryüzünde yüceldi ve idaresi altındaki insanları grup grup yaptı; onlardan bir grubu güçsüzleştirmek istiyor; bunların oğullarını boğazlıyor; eğitimsiz, öğretimsiz bırakıp niteliksiz bir kitle oluşturarak güçsüzleştiriyor, kızlarını da sağ bırakıyordu. Şüphesiz ki o, bozgunculardan idi.  (Kasas: 4)

                                                                                          
Not:
Firavunun uyguladığı güçsüzleştirme programını ifade eden ayetlerde geçen “katl” ve “zebh” sözcükleri mecazidir. Bu konuda A’raf suresinin 141. Ayetinin tahlilinde ayrıntılı açıklama yapılmıştır.


Âyetteki Ve bunda size Rabbiniz tarafından büyük bir bela vardı ifadesini, hem, “İsrâîloğulları’nın çektiği işkencelerde bela vardı, hem de azaptan kurtarmamızda bela vardı”şeklinde anlamak mümkündür. Hatta her ikisini birden kabul etmek daha uygun olur.


Zira Allah insanları, hem iyiliklerle hem de kötülüklerle belâlandırmakta/sınamaktadır:
35.Her kimliği olan varlık ölümü tadıcıdır. Ve eritip saflaştırmak üzere, sizi Biz, şer ve hayır ile sınarız. Ve siz, yalnız Bize döndürüleceksiniz.(Enbiyâ: 35)

                                                                                          
Bu âyette, İsrâîloğulları tarihinden suyun yarılması; baraj kurulması, İsrâîloğulları’nın kurtulması, Firavun’un yakınlarının suda boğulması gibi safhalar hatırlatılmaktadır. Baraj hakkında Şu‘arâ/63′ün tahlilinde bilgi verilmişti.


Kısa bir cümle ile ifade edilmesi sebebiyle bu olayların birkaç saat içinde olup bittiği sanılıyor. Oysa ki bu olaylar yıllarca süren bir süreçte gerçekleşmiştir.


Burada dikkat çeken bir nokta da, Firavun’un ve yakınlarının boğuluşunu İsrâîloğulları’nın gözleriyle görmüş olmalarıdır, ki bu Kitab-ı Mukaddes’te şöyle anlatılır:


Rabb o gün İsrâîllileri Mısırlıların elinden kurtardı. İsrâîlliler deniz kıyısında Mısırlıların ölülerini gördüler. Rabbin Mısırlılara gösterdiği büyük gücünü görünce korkan İsrâîl halkı, Rabbe ve kulu Mûsâ’ya güvendi.[13]



Buradan da anlaşılıyor ki bu boğulma olayı Kızıldeniz’de olmamıştır. Çünkü yüz kilometre civarındaki bir mesafeden; denizin bir ucundan diğer ucunda olanların boğuluşunu ve cesetlerini görme imkânı yoktur.



Burada kısaca değinilen olaylar, A’râf, Tâ-Hâ, Şu’arâ, Yûnus Sûrelerinde detaylı olarak yer almıştı. Bu olay, Kitab-ı Mukaddes’te de [Çıkış, bab: 8–22] yer almaktadır.


52.Ve Biz, Mûsâ’ya: “Kullarımı geceleyin yola çıkar, şüphesiz siz takip edilenlersiniz” diye vahyettik.
53-56.Derken Firavun da şehirlere toplayıcıları gönderdi: “Şüphesiz bunlar, sayıları azar azar, bölük pörçük bir topluluktur. Ve onlar bizim için elbette öfkelidirler. Biz ise, elbette hazırlıklı, tedbirli bekleyen bir cemaatiz.” 60Sonra Firavun ve adamları güneş doğarken onların ardına düştüler.
61.İki topluluk birbirini görünce, Mûsâ’nın ashâbı “Şüphesiz biz, kesinlikle kıstırıldık” dediler.
62.Mûsâ: “Kesinlikle sizin düşündüğünüz gibi değil! Şüphesiz Rabbim benimledir, bana yol gösterecektir” dedi.
64.Ötekilerini de oraya yaklaştırdık.
65,66.Ve Mûsâ ve beraberindekilerin hepsini kurtardık, sonra da ötekileri suda boğduk.
57-59.Sonunda Biz, Firavun ve toplumunu bahçelerden, pınarlardan, hazinelerden ve şerefli makamdan çıkardık. İşte böyle! Ve sonra onlara İsrâîloğulları’nı mirasçı/son sahip yaptık.67.Şüphesiz bunda kesinlikle bir alâmet/gösterge vardır. Ama çokları iman etmiş değillerdi. 68.Ve şüphesiz ki Rabbin, kesinlikle en üstün olanın, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/mutlak galip olanın, engin merhamet sahibinin ta kendisidir. (Şu’arâ: 52–68)


                                                                                          
90-92.Ve İsrâîloğulları’nı bol sudan/nehirden geçirdik. Ama Firavun ve askerleri azgınlık ve düşmanlıkla onları hemen izledi. Sonunda boğulma ona yetişince, “Gerçekten, İsrâîloğulları’nın inandığı Tanrı’dan başka tanrı olmadığına ben de inandım, ben de teslim olanlardanım” dedi. –Şimdi mi? Hâlbuki daha önce isyan etmiştin ve de bozgunculardan olmuştun. Artık Biz senden sonra geleceklere ibret olasın diye, bugün seni zırhınla birlikte kurtaracağız.– Ve şüphesiz insanlardan birçoğu kesinlikle Bizim âyetlerimize/ alâmetlerimize/ göstergelerimize karşı duyarsız/ ilgisizdirler. (Yûnus: 90–92)*


                                                                                  

*İşte Kuran, Bakara Suresi




Yorumlar - Yorum Yaz
Site Haritası
Takvim