• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Kur'an İncelemeleri

 
Site Menüsü

112Maide Suresi 90-93







Hatalı Çevrilen Ayetler



Maide Suresi 90-93 




Hatalı Çeviri:
90. Ey iman edenler! Şarap, kumar, dikili taşlar (putlar), fal ve şans okları birer şeytan işi pisliktir; bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz.
91. Şeytan içki ve kumar yoluyla ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak; sizi, Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık (bunlardan) vazgeçtiniz değil mi?
92. Allah'a itaat edin, Resûle de itaat edin ve (kötülüklerden) sakının. Eğer (itaatten) yüz çevirirseniz bilin ki Resûlümüzün vazifesi apaçık duyurmak ve bildirmektir.
93. İman eden ve iyi işler yapanlara, hakkıyle sakınıp iman ettikleri ve iyi işler yaptıkları, sonra yine hakkıyle sakınıp iman ettikleri, sonra da hakkıyle sakınıp yaptıklarını, ellerinden geldiğince güzel yaptıkları takdirde (haram kılınmadan önce) tattıklarından dolayı günah yoktur. (Önemli olan inandıktan sonra iman ve iyi amelde sebattır). Allah iyi ve güzel yapanları sever.




Doğru Çeviri:
90.Ey iman etmiş kişiler! Hamr [içki/herhangi bir yolla aklı örtmek], kumar; her türlü kolay kazanç amaçlı şans oyunu, kulluk edilen nesneleri, kişileri temsil eden işaretler; semboller ve fal okları; tüm kehanet araç ve gereçleri ancak şeytan işinden zarar veren şeylerdir. Öyleyse durumunuzu korumanız, kurtulmanız için bu şeytan işinden kaçının.
91.Gerçekten şeytan, hamr ve kumarda sizin aranıza düşmanlık ve kin sokmak ve sizi, Allah’ın anılmasından, öğüdünden ve salâttan [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olmakdan; toplumu aydınlatmaktan] alıkoymak ister. Öyleyse sona erdirmiş kişiler/vazgeçmiş kişiler misiniz?
92.Ve Allah’a itaat edin, Elçi’ye itaat edin ve sakınıp tedbirli olun. Artık eğer uzak durursanız, biliniz ki, Elçimize düşen sadece apaçık tebliğdir.
93.İnanan ve düzeltmeye yönelik işler yapan kimselere, Allah’ın koruması altına girdikleri, inandıkları, düzeltmeye yönelik işler yaptıkları, sonra Allah’ın koruması altına girdikleri, inandıkları ve sonra Allah’ın koruması altına girdikleri ve iyilik-güzellik ürettikleri zaman, tatmış olduklarından dolayı bir sorumluluk yoktur. Ve Allah, iyilik-güzellik üretenleri sever.





Bu âyette; uyuşturucu, içki, kumar ve falcılık gibi insanın kimyasını bozup insanı zararlı işlere yönelten davranışlardan kaçınılması için ilkeler konuyor. Âyetlerin ifadeleri gâyet açık ve nettir:

خمر [hamr/içki, uyuşturucu ile aklı örtmek], kumar, dikili taşlar ve fal okları şeytân işlerinden ricstirler [zarar veren şeylerdir]. Bu nedenle mü’minler, felâha ermeleri; zarar görmemeleri için bunlardan kaçınmalıdır.

• Şeytân, içki, uyuşturucu ile aklı örtmek ve kumarda insanlar arasında düşmanlık ve kin sokmak ve insanları Allah’ın zikrinden ve salâttan [eğitimden, öğretimden ve sosyal destekten] alıkoymak ister. O nedenle bunu yapanlar bu işe son vermelidirler.

• Mü’minler, Allah’a itaat etmeli, elçi’ye itaat etmeli ve takvâlı davranmalıdır. İnsanlar, Allah’tan ve elçi’den uzak dururlarsa bu kendilerinin bileceği bir şeydir. Elçiye düşen sadece apaçık tebliğdir.

• İnanan ve sâlihâtı işleyenlere, takvâlı davrandıkları, inandıkları, sâlihâtı işledikleri, sonra takvâlı davrandıkları, inandıkları ve sonra takvâlı davrandıkları ve iyilik-güzellik ürettikleri zaman, tatmış olduklarından dolayı bir sorumluluk yoktur. Ve Allah, muhsinleri [iyilik-güzellik üretenleri] sever.



90. âyetteki, خمر [hamr] sözcüğü, “aklı örten şeylerin ortak adı” olup خَمَرَ [hamere] fiilinin de mastarıdır ve anlamı “örtmek” tir. Bu pasajda tercih edilmesi gereken anlam ise, –90. âyetteki “şeytân işleri” ve 93. âyetteki “tatmış olduklarından dolayı bir sorumluluk yoktur” ifadesinden hareketle– sözcüğün mastar anlamıdır.


Bakara/219′da hamr/içki, uyuşturucu ve kumar konu edilmişti:

Sana hamrdan [aklı karıştıran/örten şeylerden/ aklı örtmekten] ve şans oyunlarından soruyorlar.

219,220.Sana aklı karıştıran/örten şeylerden/ aklı örtmekten ve şans oyunlarından soruyorlar. De ki: “Bu ikisinde büyük bir günah, bir de insanlar için bazı menfaatler vardır. Fakat dünya ve âhirette günahları, menfaatlerinden daha büyüktür.” Yine sana neyi Allah yolunda harcayacaklarını soruyorlar. De ki: “İhtiyaçtan fazlasını harcayın.” Allah, iyiden iyiye düşünürsünüz diye âyetlerini işte böyle sizin için ortaya koyuyor. Sana yetimlerden de soruyorlar. De ki: Onlar için, “iyileştirme”, en iyisidir. Eğer onlara karışırsanız, artık onlar sizin kardeşlerinizdir. Allah, bozguncuyla iyileştiriciyi birbirinden ayırt eder. Eğer Allah dileseydi, sizi zora koşardı. Şüphesiz Allah, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/mutlak galip olandır, en iyi yasa koyan, bozulmayı iyi engelleyen/sağlam yapandır.(Bakara/219-220)

 
Âyetteki ifadeler, bu şeytân işlerini; içki, kumar, ensab [Allah'tan başkalarına tapınmak için adanmış ve içlerinde Allah'tan başka şeylerin adlarına kurbanlar ve hediyeler sunular yerler] ve kehanet araçlarını kesinlikle yasaklamaktadır. Çünkü bunlar, pistir, pisliktir, zararlıdır. Zira, içki ve uyuşturucu alan, kumarda heyecanlanan kimsenin kimyası bozulmakta, akıl, dikkat, hafıza vs. gibi melekeleri çalışmamakta; meydan şeytâna, İblise kalmaktadır. Böylece tefekkürsüz ve kontrolsüz sözler sarf edilmekte, işler yapılmaktadır. Bunun sonucu olarak da düşmanlıklar ve cinâyet gibi kötü sonuçlar meydana gelmektedir.


87-88. âyetlerde, Allah’ın size helâl kıldığı tayyibatı [temiz-nefis şeyleri] haram saymayın. Ve aşırı gitmeyin. Şüphesiz Allah, aşırı gidenleri sevmez. Ve Allah’ın size verdiği rızıklardan helâl ve temiz olarak yiyin ve siz inandığınız Allah’a takvâlı davranın buyurulmuştu. İşte içki, kumar kazancı, put adağı, kehanet gelirleri tayyibattan olmadığı için yasaklanmıştır.


93. âyetteki, İnanan ve sâlihâtı işlemiş olan kimselere, takvâlı davrandıkları, inandıkları, sâlihâtı işledikleri, sonra takvâlı davrandıkları, inandıkları ve sonra takvâlı davrandıkları ve iyilik-güzellik ürettikleri zaman, tatmış olduklarından dolayı bir sorumluluk yoktur. Ve Allah, muhsinleri [iyilik-güzellik üretenleri] sever ifadesi, birtakım tutarsız nakillerden hareketle “önceden tattıklarından sorumlu tutulmayacaklardır” diye çevrilmektedir. Bazıları da buradan, “helâl olan yiyecek ve içeceklerin yenilip içilmesinde sakınca yoktur” anlamı çıkarmaya çalışmışlar, bunu teyit için de şu nakilleri zikretmişlerdir:


Rivâyet edildiğine göre, içkiyi haram kılan âyet nâzil olunca, sahabe, “Bizim kardeşlerimiz Uhud günü’nde içki içtiler, sonra da öldürüldüler [şehit düştüler]. Binâenaleyh, onların durumları nasıl olacak?” dedi. İşte bunun üzerine bu âyet-i kerime nâzil oldu ki, bunun manası, “Bu hususta onlara bir günah yoktur. Çünkü onlar içkiyi, helâl olduğu bir sırada içmişlerdi” şeklindedir.30

İçkinin haramlığını ifade eden âyet nâzil olduğu zaman, Hz. Ebû Bekr (r.a), “Yâ Rasûlallah! Daha önce içki içtiği ve kumar oynadığı hâlde ölmüş olan kardeşlerimizin [mü’minlerin] durumu ne olacak ve yine şu anda bizden uzak beldelerde bulunup, Allah’ın içkiyi haram kıldığını bilmeyen ve içkiyi tatmaya devam edenlerin durumu ne olacak?” demişti de, işte bu âyetler nâzil olmuştu.31


Eşyada aslolan ibaha olduğuna göre böyle bir hükmün verilmesinin bir mantığı olmasa gerektir.


Âyette açıkça, aklı örten yiyecek ve içeceklerin aklı örtmeyecek, salâttan ve Allah’ın zikrinden geri kalmayacak ölçüde yenilip içilmesinde bir sakınca olmadığı bildirilmektedir. Harâm olan, ister yiyecek, ister içecek, ister nefesle alınacak bir şey olsun aklın devreden çıkacağı ölçüde yiyip içmektir.*


*İşte Kuran, Maide Suresi




Yorumlar - Yorum Yaz
Site Haritası
Takvim