2Kalem Suresi 5-16
Hatalı Çevrilen Ayetler
2Kalem Suresi 5-16
Hatalı Çeviri:
5, 6. Hanginizde delilik olduğunu yakında sen de göreceksin, onlar da.
7. Doğrusu Rabbin, kendi yolundan sapan kişiyi en iyi bilendir, hidayete erenleri de en iyi bilen O'dur.
8. O halde, (hakikati) yalan sayanlara boyun eğme!
9. Onlar isterler ki, sen yumuşak davranasın da onlar da sana yumuşak davransınlar.
10, 11, 12, 13, 14. (Resûlüm!) Alabildiğine yemin eden, aşağılık, daima kusur arayıp kınayan, durmadan lâf götürüp getiren, iyiliği hep engelleyen, mütecâviz, günaha dadanmış, kaba ve haşin, bütün bunlardan sonra bir de soysuzlukla damgalanmış kimselerden hiçbirine, mal ve oğulları vardır diye, sakın boyun eğme.
15. Ona âyetlerimiz okunduğu zaman o, «Öncekilerin masalları!» der.
16. Biz yakında onun burnuna damga vuracağız (kibirini kırıp rezil edeceğiz).
Doğru Çeviri:
5-8Artık, yakında hak dinden çıkarak kendini ateşe atmış olan hanginizmiş göreceksin, onlar da görecekler. Şüphesiz Rabbindir, yolundan sapanı en iyi bilen. Yine O'dur kılavuzlanarak doğru yola ermiş olanları en iyi bilen. O hâlde âhiret gününü yalanlayan o kişilere itaat etme!
9-16Onlar arzu ettiler ki, sen onlara yağ çekesin, onlar da hemen sana yağ çeksinler. Çok yemin eden, aşağılık, alaycı, gammaz; arkadan çekiştiren, arabozucu, kovuculuk için gezip duran, mal ve oğulları var diye hayrı engelleyen, saldırgan, zaman kaybına uğrayan/ hayırda ağırda alan/ zarar veren/ kusur oluşturan, kaba/obur, sonra da kötülükle damgalı şu asalakların hiçbirine itaat etme. Âhireti yalanlayan o kişi, âyetlerimiz kendisine okunduğu zaman: “Daha öncekilerin masalları” dedi. Yakında Biz onun burnunu sürteceğiz.
5-8Artık, yakında hak dinden çıkarak kendini ateşe atmış olan hanginizmiş göreceksin, onlar da görecekler. Şüphesiz Rabbindir, yolundan sapanı en iyi bilen. Yine O'dur kılavuzlanarak doğru yola ermiş olanları en iyi bilen. O hâlde âhiret gününü yalanlayan o kişilere itaat etme!
Surenin bu kısmı, önceki ayetlerin devamı değildir. 5- 52. Ayetler Mekke müşriklerinin peygamberimize karşı mücadeleye giriştikleri zaman inmiş ayetlerdir ki Rasülüllah’ın tebliğinin 7-9. senelerinde inmiş olmalıdır.
Alak suresinde peygamberimize karşı olanlar, “insan”, “salatı engelleyen kişi”, “o bilmedi mi?” “eğer o son vermeyecek olursa”, “and olsun, onu yalancı, günahkâr perçeminden tutup sürükleyeceğiz!”, “o zaman o meclisini çağırsın!”, “ona boyun eğme!” gibi tekil ifadelerle anılmışlardı. Bu surede ve bu ayette gördüğümüz ve bundan sonra da göreceğimiz gibi, bu kimseler artık çoğul olarak ifade edilmeye başlandılar. Artık kâfirler, müşrikler tüm meclisleriyle, yandaşlarıyla, çevreleriyle birlikte ilahi hitabın muhatabıdırlar.
İlk vahiy sırasında peygamberimizde oluşan endişelerden birisi de, herkesin kendisini deli zannedeceği endişesi idi. Alak suresinde “Kellâ” [Hayır, hayır!] sözleriyle toptan reddedilen endişeler, bu surenin ikinci ayetinden itibaren detaylandırılmaya başlanmıştır. O ayette peygamberimize inen vahiyler nedeniyle delirdiğini düşünmemesi gerektiği bildirilmekte, bu ayette ise başkalarının aynı yöndeki düşüncelerinden endişe duymaması gerektiği vurgulanmaktadır.
Ne enteresandır ki, Mekkeli kodamanlar kendilerinin doğru yolda olduklarını zannediyorlar, peygamberimizin ise sapkın biri olduğunu ileri sürüyorlardı.
9-16Onlar arzu ettiler ki, sen onlara yağ çekesin, onlar da hemen sana yağ çeksinler. Çok yemin eden, aşağılık, alaycı, gammaz; arkadan çekiştiren, arabozucu, kovuculuk için gezip duran, mal ve oğulları var diye hayrı engelleyen, saldırgan, zaman kaybına uğrayan/ hayırda ağırda alan/ zarar veren/ kusur oluşturan, kaba/obur, sonra da kötülükle damgalı şu asalakların hiçbirine itaat etme. Âhireti yalanlayan o kişi, âyetlerimiz kendisine okunduğu zaman: “Daha öncekilerin masalları” dedi. Yakında Biz onun burnunu sürteceğiz.
Ayetlerdeki ifadeden, uzlaşma için bile olsa, yağ çekmenin/yaltaklanmanın Rabbimiz tarafından tavsiye edilmeyen bir davranış olduğu anlaşılmaktadır.
“ذا مال وبنين Zâ mâlin ve benîn” ifadesi “mal ve oğul sahibi” demektir. Bu, çok sayıda taraftarı olmak, geniş çevreli olmak anlamında bir Arap deyimidir.
Alak suresinde “İnsan kendini yeterli gördüğünde [zengin olduğuna inandığında] kesinlikle azar” şeklinde ifade edilen özdeyişin ayrıntıları burada açıklanmaktadır.
Bu ayetlerde dine karşı savaşanların nitelikleri sayılmıştır:
حلاّف Hallaf: Olur olmaz her şeye yemin eden.
مهين Mehin: Aşağılık.
همّاز Hemmaz: Alaycı, başkalarını küçük gören.
نميم Nemim: İnsanlar arasında lâf getirip götüren.
منّاع Mennain lilhayr: Hayırlara engel olan.
معتد Mu’ted: Haddi aşan, azgın.
اثيم Esim: Alabildiğine zaman kaybına uğrayan/ hayırda ağırda alan/ zarar veren/ kusur oluşturan
عتلّ Utull: Kaba, obur, ahlâksız
زنيم Zenim: Asalak, kötü kişiliği açıkça belli olan
Bu nitelemelerle, Mekke’nin Halk Meclisi üyeleri olan Velid b. Muğîre, Ahnes b. Şerik, Esved b. Yeğus ve Ebu Cehil’in kötü kişilikleri anlatılmaktadır. Gerçekten de biyografileri incelendiğinde bu tâğutlar çetesinin yukarıdaki ayetlerde belirtilen nitelikleri taşıdıkları görülmektedir.
Bazı yorumcular “زنيم zenim” sözcüğüyle Velid b. Muğîre’nin soysuzluğu, piçliği yüzüne vuruluyor gibi açıklamalar yapmışlardır. Bizce bu görüş isabetsizdir. Çünkü bir kimsenin zina çocuğu olması o kimsenin suçu değildir. Böyle bir durumdan onun ana-babası sorumludur. Başkalarının suçundan dolayı bir kimsenin itham edilmesi İslamî anlayışa göre doğru değildir.
Alak suresinin 15 ve 16. ayetlerinde: “Kesinlikle senin düşündüğün gibi değil! Eğer salât edene; mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olan; toplumu aydınlatmaya çalışan kimseye engel olan o kişi, salâtı; mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olmayı; toplumu aydınlatmaya çalışmayı engellemesine son vermeyecek olursa, andolsun, perçemden; yalancı, günahkâr perçemden; saçından tutup sürükleyeceğiz!” denilmişti. “Hortum üzerine damga basmak” da “günahkâr perçemden tutup sürüklemek” gibi, bir kimseyi toplum önünde rencide etmek, başını belâdan belâya taşımak, burnunu sürtmek anlamlarına gelmektedir.*
*İşte Kuran, Kalem Suresi
Yorumlar -
Yorum Yaz