• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Kur'an İncelemeleri

 
Site Menüsü

61Fussilet Suresi 2-5



Hatalı Çevrilen Ayetler


Fussilet Suresi 2-5




Hatalı Çeviri:
2. (Kur'an) rahmân ve rahîm olan Allah katından indirilmiştir.
3. (Bu,) bilen bir kavim için, âyetleri Arapça okunarak açıklanmış bir kitaptır.
4. Bu kitap müjdeleyici ve uyarıcıdır. Fakat onların çoğu yüz çevirdi. Artık dinlemezler.
5. Ve dediler ki: Bizi çağırdığın şeye karşı kalplerimiz kapalıdır. Kulaklarımızda da bir ağırlık vardır. Bizimle senin aranda bir perde bulunmaktadır. Onun için sen (istediğini) yap, biz de yapmaktayız!



Doğru Çeviri:
2-4.Arapça bir Kur’ân, müjdeleyici ve uyarıcı olarak, bilen bir toplum için âyetleri ayrıntılı olarak açıklanmış/ bölüm bölüm ayrılmış, yarattığı bütün canlılara dünyada çokça merhamet eden, engin merhamet sahibi Allah’tan indirilmiş bir kitap! Buna rağmen onların çoğu yüz çevirmişlerdir. Artık onlar kulak vermezler.
5.Ve onlar: “Bizi kendisine çağırdığın şeye karşı kalplerimiz bir örtü/zırh içindedir, kulaklarımızda bir ağırlık, bizimle senin aranda da bir perde vardır. Artık sen, yapabileceğini yap, biz de gerçekten yapıyoruz” dediler.



Bu ayet gurubunda, Kur’an’ın indiriliş amacı ve bundan kimlerin istifade edebileceği üzerinde durulmuştur. Ayrıca Kur’an’ın detaylı, gayet iyi anlaşılan, müjdeci, uyarıcı bir kitap olduğu vurgulanmıştır. Sonra da, kendilerine böyle bir kitap ulaştırılmasına rağmen Mekkeli müşriklerin Kur’an’dan uzak durmaları ve “Bizi kendisine çağırdığın şeye karşı kalplerimiz bir örtü/ zırh içindedir, kulaklarımızda bir ağırlık, bizimle senin aranda da bir perde vardır. Artık sen, [yapabileceğini] yap, biz de gerçekten yapıyoruz” demek suretiyle ciddiyetsiz bahaneler ileri sürdükleri ve Elçi’ye meydan okudukları nakledilmiştir.


Surenin giriş paragrafında Kur’an’ın şu özelliklerine dikkat çekilmiştir:

* Arapça olması
Kur’an Arap toplumuna inmektedir ve bir toplumun kendisine inen mesajı anlaması, akletmesi, uygulaması ve başkalarına da anlatabilmesi için mesajın o toplumun anadilinde olması gerekmektedir. Eğer böyle olmasaydı, yani mesaj topluma yabancı bir dilde indirilseydi, mesajın o dili bilmeyen bir toplum tarafından anlaşılması, akledilmesi, uygulaması da mümkün olmazdı.
Kur’an’ın Arapça olması konusu daha evvel Yusuf suresinin tahlilinde  ele alındığından, detayın oradan okunmasını öneriyoruz.

* İndirme işinin, doğrudan doğruya Rahman ve Rahîm tarafından olması.
Kur’an’ın bu özelliğinin konu edilmesi, Kur’an’a hiçbir beşeri gücün müdahalesinin söz konusu olmadığını beyan içindir.

* Kitap Olması

الكتاب Kitap”,  “içi yazılı olan şey” demektir.[1] Kur’an,  içinde Allah’a, evrene, geçmiş ve geleceğe, kişisel ve sosyal hayata ait bilgiler, emirler, yasaklar, öğütler yazılı olduğu için “kitap” olarak itelendirilmiştir.

* Ayetlerinin “detaylandırılmış/ ayrı ayrı açıklanmış” olması.
Kur’an ayetleri gayet açıktır. Kur’an’ın içinde olan konular ise birbirine karıştırılmadan, fasıl fasıl, bölüm bölüm Rabbimiz tarafından açıklanmıştır. Toplumdaki nice meseleler de yine Rabbimiz tarafından insanların kolayca anlayacağı şekilde tefsir edilmiştir.

Dikkat edilirse, ayette Kur’an hakkında “bilen bir kavim için ayetleri detaylandırılmış/ayrılmış” ifadesi kullanılmıştır. Bu beyanda, bilgili kimselerin muhatap alındığının ifade edilmiş olması dikkat çekicidir. Bu da bize, Kur’an’ın tebliğ edildiği o günkü insanların sıradan kimseler değil, belirli bir bilgi düzeyine sahip kimseler olduğunu göstermektedir.

* Müjdeci ve Uyarıcı Olması
İnsanın kendisini ödüle yahut cezaya götürecek şeyleri öğrenip bilmesi vazgeçilmez hakkıdır. Rabbimiz işte bu nedenle elçi gönderir, kitap indirir. Kur’an öğüttür. İman eden, salihatı işleyen muttakiler için ahirette nail olacakları sonsuz nimetleri bildirerek müjde verir; geçmiş medeniyetlerin kötü amelleri nedeniyle uğradıkları akıbetleri ve ahirette müşriklerin başlarına gelecek korkunç olayları da naklederek herkesi uyarır.



4. ayetin sonunda Rabbimiz “Buna rağmen onların çoğu yüz çevirmişlerdir. Artık onlar kulak vermezler” diyerek insanları Kur’ân’ı anlamaya teşvik etmektedir. Kur’an böyle bir kitap iken, onlar bu Kur’an’a aldırmamış, ona önem vermemiş ve onu kulak ardı etmişlerdir.
İnkârcılar her sıkışmalarında böyle anlamsız mazeretlere sığınmaktadırlar:
88.Ve onlar, “Bizim kalplerimiz kılıflıdır/hiçbir şey işlemez” dediler. Aksine; Allah, gerçeği bilerek reddetmelerinden dolayı onları dışlamış/ rahmetinden mahrum bırakmıştır. Bundan dolayı pek azı iman eder!(Bakara/88)
                                                                                                       
25.Onlardan sana kulak verenler vardır; oysa Biz, onu kavrayıp anlamalarına; kalpleri üzerine kat kat örtüler ve kulaklarında bir ağırlık oluşturduk. Onlar, bütün alâmetleri/göstergeleri görseler de ona inanmazlar. Öyle ki, o kâfirler; Allah’ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddedeno kimseler, sana geldiklerinde, seninle tartışmaya girerek “Bu, öncekilerin uydurma masallarından başka bir şey değildir” derler.(En’am/25)
                                                                                              
179.Ve andolsun ki tanıdıklarınızdan-tanımadıklarınızdan birçoğunu cehennem için türetip ürettik; onların kalpleri vardır, onlarla anlamazlar. Gözleri vardır, onlarla görmezler. Kulakları vardır, onlarla işitmezler. İşte onlar dört ayaklı hayvanlar gibidirler. Hatta daha da sapıktırlar. İşte onlar duyarsızların ta kendileridir. (A’raf/179)
                                                                                                     
194.Allah’ın astlarından yakardığınız kimseler, tıpkı sizin gibi kullardır. Eğer doğru iseniz haydi onları çağırın da size karşılık versinler. 195.Onların kendileriyle yürüyecek ayakları, tutacak elleri, görecek gözleri veya işitecek kulakları mı var?


De ki: “Çağırın ortaklarınızı, sonra bana tuzak kurun ve bana zaman da tanımayın.196.Şüphesiz ki benim velîm [yol gösterenim, yardım edenim, koruyanım], o kitabı indiren Allah’tır. Ve O, düzgün kimselere velî [yol gösteren yardım eden, koruyan] olur. 197.Sizin O’nun astlarından yakardığınız kimseler ise, size yardıma güç yetiremezler, kendi nefislerine de yardım edemezler. 198.Siz onları doğru yola çağırsanız da duymazlar. Ve onları sana bakar görürsün, hâlbuki onlar görmezler.” (A’raf/194-198)
                                                                                                                   
8.Şüphesiz ki Biz, onların boyunlarının içinde demir halkalar geçirdik. Öyle ki onlar çenelerine kadardır. Böylece onlar burunları yukarı kaldırılmış olanlardır. 9.Ve Biz, onların önlerinden bir set, arkalarından bir set oluşturduk. Böylece Biz, kendilerini sarmışızdır. Artık onlar görmezler. 10.Ve onları uyarmışsın yahut uyarmamışsın onlara göre birdir, onlar inanmazlar.(Ya Sin/8- 10)*
                                                                                                


*İşte Kuran, Fussilet Suresi



Yorumlar - Yorum Yaz
Site Haritası
Takvim