• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Kur'an İncelemeleri

 
Site Menüsü

Kasem, Tekvîr Suresi 15-25






Kasem


Tekvir 15-25



15-21.Kur’ân'ı dinlememek için saklananların, kaçanların durumunu, gerçeği örtbas etmenin-cehaletin gidişini, aydınlığın- reşitliğin gelişini kanıt gösteririm ki kuşkusuz bu, güçlü, Arş'in/ en büyük tahtın sahibi'nin yanında çok değer verilen, itaat edilen, güvenilen değerli bir elçi sözüdür. 22. Arkadaşınız, gizli güçlerce desteklenen/ deli bir kişi değildir. 23.Andolsun o, gördüklerini kendisi apaçık ufukta iken; gönlü yalanlamadan, gözü şaşmadan ve azmadan gördü. 24.O kimsenin görmediği, duymadığı, sezmediği, kendisine verilen vahiyler hakkında cimri de değildir. 25.Bu, kendi düşünce yetisinin ürünü olan söz de değildir.



Âyetin orijinalindeki ifadelerin “hakikat” manası, “Şimdi o sinenlere, o akıp akıp yuvasına gidenlere, yöneldiği an geceye, nefeslendiği an sabaha kasem ederim ki” şeklindedir. Biz mecâz anlamları verdik.


Ayetlerin her birinde müteşabih ifadeler vardır. Bize göre ayetlerdeki;

- “sinenler” ile “Kur’an’dan kaçanlar”,

- “akıp akıp gidenler” ile “İslâm’a koşanlar”,

- “yönelen gece” ile “küfrün bitmesi”,

- “nefeslenen sabah” ile de “toplumun mutluluğa ermesi” kastedilmektedir.


Bundan sonra da böyle müteşabih ifadeler ile sıkça karşılaşılacaktır.


Kanaatimize göre, 15-25 ayetleri kapsayan bu necm, Fecr suresinden sonra ve Duha suresinden önce inmiş olmalıdır. Zira “fecr”den sonra sabah, sabahtan sonra da kuşluk [duha] olur.


Tebbet suresinin tahlilinde peygamberimizi engellemeye çalışanların tepkilerine değinilmiş, Rabbimizin bu kişileri ve tepkilerini Ebuleheb’in şahsında somutlaştırdığı anlatılmıştı. Rabbimiz bu necmde Ebuleheb ve teşkilâtı tarafından oluşturulmaya çalışılan kötü kanaatleri bertaraf etmek için Kur’an’ın mucizevî niteliklerini göstermekte ve elçisinin kendi katındaki konumunu açıklamaktadır. Ancak bu açıklamasına da yine kasem ile yani dikkat çekerek, kanıt göstererek başlamaktadır.


Ayetlerin lâfzî anlamlarına göre de evrendeki yıldızlara, gezegenlere, muhteşem sistemlerine ve bütün bunları yaratan güce dikkat çekilmekte ve “İşte, bu gücün sahibi size açıklıyor ki…” denilmektedir.



15 ve 16. ayetler ile ilgili olarak şöyle bir yorum yapmaktadır:

“… 15. ayette ‘sinenler’ diye çevirdiğimiz kelimenin Arapçası ‘hunnes’tir. Hunnes’e, akışın tersi, pusma, büzülme, sinme, gerileme anlamları verilmektedir. 16. ayette ‘yuvalarına girenlere’ diye çevirdiğimiz deyim ise Arapça ‘kunnes’tir. Kunnes sözcüğüne belli güzergâh, yuvaya girme, hareket halindeki cismin yuvası anlamları verilmektedir. 16. ayetteki ‘akış’ı ise ‘cereyan’ kökünden türeyen ‘cariye’ kelimesi karşılamaktadır. … Bilim ancak 1700′lü yıllarda çekim gücünün önemini fark etmiştir. … ayetler incelenirse, bu ayetlerin çekim gücüne, çekim ile hareket arasındaki dengeye işaret ettikleri anlaşılır. Gerek atomun çekirdeği, gerek gezegenlerin ortasındaki Güneş, sinmiş, büzülmüş bir hâlde bulunmakta, atomdaki çekirdek elektronları ve Güneş sistemindeki Güneş ise gezegenleri kendi içine çekerek onları da sindirmeye, büzdürmeye çalışmaktadır. Biz bu güce çekim, yerçekimi diyoruz. Merkezdeki sinmiş çekirdekler (Güneş), etraflarındaki elektronları (gezegenleri) kendileriyle birleştirmek, bütünleştirmek isteyerek onları da büzmeye, kendileri gibi sindirmeye yönelik kuvvet uygularlar. Böylelikle Tekvir suresinin 15. ayetinde geçen ‘hunnes’ kelimesinin çekim gücünü ifade ettiği hiçbir zorlama yapılmadan anlaşılmaktadır.


Atomun çekirdeğinin çekimine rağmen elektronlar çekirdeğe yapışmaz. Güneş’in çekimine rağmen de gezegenler Güneş’e yapışmaz. Elektronları çekirdeğe yapışmaktan, gezegenleri Güneş’e yapışmaktan kurtaran, elektron ve gezegenlerin hareketidir. Tekvir suresi 16. ayette geçen ‘cariye’ kelimesi akışı, hareketi ifade eder ki, çekimden kurtaran unsuru ifade etmesi bakımından bu önemlidir. … Bu iki ayrı oluşum sayesinde elektronlar kendi yuvalarında, yörüngelerinde, gezegenler de kendi yuvalarında, yörüngelerinde hareket ederler. Bu yuvada olmayı da 16. ayetteki ‘kunnes’ kelimesi mucizevî bir şekilde ifade etmektedir. Kur’an, yerçekimindeki merkeze çekişi ‘hunnes’ kelimesiyle, bu çekimden kurtulmayı sağlayan hareket unsurunu ‘cereyan’ kelimesiyle, her iki unsur sayesinde oluşan yörüngede olmayı da ‘kunnes’ kelimesiyle ifade etmektedir. Böylece Kur’an, yerçekimi ile ilgili terminolojinin var olmadığı bir dönemde, yerçekimine bağlı oluşumları açıklamıştır.




İşte Kur'an






Yorumlar - Yorum Yaz
Site Haritası
Takvim