• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Kur'an İncelemeleri

 
Site Menüsü

37Kamer Suresi 18-20

Hatalı Çevrilen Ayetler


37Kamer Suresi 18-20


Hatalı Çeviri:
18. Âd kavmi (Peygamberleri Hûd'u) yalanladı da azabım ve tehdidim nasılmış (gördüler).
19. Biz onların üstüne, uğursuzluğu devamlı bir günde dondurucu bir rüzgâr gönderdik.
20. O rüzgâr, insanları, sökülmüş hurma kütükleri gibi yere seriyordu.


Doğru Çeviri:
18Âd da yalanladı. Peki, Benim azabım ve uyarılarım nasılmış?
19,20Şüphesiz Biz, onların üstüne, TOZ DUMAN, bir günde /uğultulu, insanları koparıp atan, uzun bir süre devam eden bir rüzgâr gönderdik; sanki onlar kökünden sökülmüş hurma kütükleri gibiydiler.


18Âd da yalanladı. Peki, Benim azabım ve uyarılarım nasılmış?

Caydırıcı özelliği bulunan "önemli haberler"in ikincisi bu âyetle başlamaktadır. Kıssanın giriş cümlesi olan bu âyetin başında herhangi bir bağlacın bulunmaması, başka bir yere gönderme yapılmadığını, bu kıssanın bağımsız bir parça olduğunu göstermektedir.

Buradaki istifham da yine "istifham-ı inkarî" olup sorunun cevabı beklenmemekte, sadece söylenecek söze dikkat çekilmektedir.

ÂD KAVMİ: Arap tarih bilgilerine göre, Yemen'deki Hadramevt ile Umman arasında Ahkâf diye bilinen geniş bir beldenin halkı olan Âd kavmi, muhteşem sarayların bulunduğu İrem adlı dillere destan büyük kenti ile meşhur, siyasî ve ekonomik açılardan da büyük bir gücü temsil etmekte idi. Aynı zamanda zorbalıkta ve zulümde de şöhret sahibi olan Âd kavmi, yeryüzünde kendilerinden daha güçlü hiçbir şeyin bulunmadığına inanıyordu.

Kur’ân'ın bu halkla ilgili olarak dile getirdiği büyük mücâdele, onlara kendi içlerinden biri olan Hûd'un peygamber olarak gönderilmesi ile başlar. Âd kavmi ile Hûd peygamber arasındaki bu mücâdele, bu sûreden başka A‘râf, Şu‘arâ, Ahkâf ve Fussilet sûrelerinde de anlatılır (bkz. A‘râf/65-72, Şu‘arâ/123-140, Ahkâf/21-28, Fussılet/13-16).

Mücâdelenin, bu sûrenin 18-22. âyetlerindeki anlatımı, Âd kavminin sadece yalanlayışına ve uğratıldığı azaba işaret şeklindedir. Âd kavmi ve olay hakkındaki detay diğer sûrelerdedir. Âd ve Semûd kavimlerinin Kur’ân'daki haberlerini özetleyen bir bölüm, Fecr sûresi'nin tahlilinde bulunmaktadır. [Bkz. Tebyînu'l-Kur’ân/İşte Kur’ân; c. 1, Fecr sûresi.]

19,20) Şüphesiz Biz onların üstüne, uğursuz, uzun bir günde dondurucu/uğultulu, insanları koparıp atan bir rüzgâr gönderdik; sanki onlar kökünden sökülmüş hurma kütükleri gibiydiler.

صرصر [sarsar], "soğuk veya gürültülü fırtına" demektir. [Razi; el Mefatihu’l Gayb, Kurtubi; el Camiu li Ahkami’l Kur’an;
Fussılet 16’nın açıklaması]

Âyetteki uğursuz nitelemesi, astrologların [yıldız falcılarının] zannettikleri gibi günün kendisi ile ilgili bir uğursuzluk değildir. Çünkü bu uğursuzluk, herkesi ve her şeyi kapsamamış, o gün sadece Âd kavmi için uğursuz bir gün olmuştur. Böyle olmasına rağmen bu korkunç belânın çarşamba günü başladığı şeklindeki görüş oldukça yaygınlaşmış, hatta çarşamba gününün uğursuzluğuna inanan bazıları o gün herhangi bir işe başlamamayı âdet hâline getirmişlerdir.

Âyetteki اليوم [yevm=gün] sözcüğü ile herhangi bir gün değil, geniş anlamda "zaman" kasdedilmiştir. Nitekim âyette yevm sözcüğünü niteleyen مستمرّ [müstemirr=sürekli] sözcüğü de, yevm sözcüğünün çoğulu olan eyyam [günler] sözcüğü gibi aynı manayı, birçok günlerin geçtiğini ve zamanın akıp gittiğini ifade etmektedir. Son derece sert, korkunç, tüyler ürpertici olaylarla geçen o uğursuz zaman dilimi [yevm], hikâyenin burada kısaca anlatılması sebebiyle bir ölçü verilerek belirtilmemiştir. Ancak buradaki kısa anlatım başka âyetlerde detaylandırılmıştır:

Âd'a gelince de onlar, yeryüzünde haksız yere büyüklük tasladılar ve: "Güç bakımından bizden daha çetin kim vardır?" dediler. Onlar şüphesiz kendilerini oluşturan Allah'ın güç olarak kendilerinden daha çetin olduğunu görmediler mi? Ve onlar Bizim âyetlerimizi bile bile inkâr ediyorlardı. Bu yüzden Biz de onlara bu en basit dünya hayatında rezillik azabını tattırmak için o uğursuz günlerde dondurucu bir kasırga gönderdik. Âhiret azabı ise elbette daha çok rezil edicidir. Onlara yardım da edilmez. [Fussılet/15-16]

Âd'a gelince; onlar gürültülü ve azgın bir fırtına ile değişime/yıkıma uğratılıverdiler. Allah, o fırtınayı üzerlerine yedi gece ve sekiz gün; geceli gündüzlü peşpeşe musallat etmişti. Öyle ki, o toplumu, fırtınanın içinde, içi boş hurma kütükleri gibi yere serilmiş hâlde görürsün. Bak şimdi görebilir misin onlara ait herhangi bir kalıntı? [Hâkka/6-8]

Hâkka/7'de helâk edilenlerin, Sanki onlar kökünden sökülmüş hurma kütükleri gibiydiler şeklinde nitelenmesi, Âd kavminin bazı özelliklerini ima etmektedir. Bu imaya göre, âyetten onların uzun boylu, iri cüsseli, çok güçlü oldukları, olay anında rüzgâra karşı tedbir aldıkları, kurtulabilmek için çok çırpındıkları, ama rüzgâr tarafından âdeta kurutulup un-ufak edildikleri anlaşılmaktadır.*




*İşte Kuran, Kamer Suresi





Yorumlar - Yorum Yaz
Site Haritası
Takvim