• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Kur'an İncelemeleri

 
Site Menüsü

53Yusuf Suresi 66-67




Hatalı Çevrilen Ayetler


53Yusuf Suresi 66-67


Hatalı Çeviri:
66. (Ya'kub) dedi ki: Kuşatılmanız (ve çaresiz kalma durumunuz) hariç, onu bana mutlaka getireceğinize dair Allah adına bana sağlam bir söz vermediğiniz takdirde onu sizinle beraber göndermem!» Ona (istediği şekilde) teminatlarını verdiklerinde dedi ki: Söylediklerimize Allah şahittir.

67. Sonra şöyle dedi: Oğullarım! (Şehre) hepiniz bir kapıdan girmeyin, ayrı ayrı kapılardan girin. Ama Allah'tan (gelecek) hiçbir şeyi sizden savamam. Hüküm Allah'tan başkasının değildir. (Onun için) ben yalnız O'na dayandım. Tevekkül edenler yalnız O'na dayansınlar.


Doğru Çeviri:
66Babaları dedi ki: “Etrafınız kuşatılmadıkça/hepiniz çaresiz kalmadıkça, onu bana kesinlikle getireceğinize dair Allah'tan bir üstlenme vermedikçe, onu kesinlikle sizin ile birlikte göndermem.” Onlar, babalarına teminatlarını verince, babaları, “Bu söylediklerimize Allah, belirli bir programa göre ayarlayan ve bu programı koruyarak, destekleyerek uygulayandır” dedi.

67Ve dedi ki: “Ey yavrularım! Bir kapıdan girmeyin, ayrı ayrı kapılardan girin. Ben, Allah'tan hiçbir şeyi sizden gideremem. Hüküm yalnızca Allah'ındır. Ben, sadece O'na sonucu bıraktım. Artık sonucu bırakanlar da sadece O'na sonucu bırakmalıdırlar.”



Bu ayetlerde, Yusuf peygamberin kardeşlerinin, küçük kardeşin Mısır’a gönderilmesi konusunda babalarını razı etmeleri ve bu süreçte aralarında geçen konuşmalar nakledilmektedir.

Bu konuşmada Yakub peygamber, küçük kardeşlerini çok iyi kollayıp gözeteceklerine dair oğullarından söz aldıktan sonra, onlara yabancı bir ülkede gereksiz yere dikkatleri üzerlerine çekmemeleri ve böylece beklenmedik entrikalara kurban gitmemeleri için nasihatte bulunmuştur. Yakub peygamberin bu tembihleri aslında sadece psikolojik olarak rahatlatan, en azından manevi destek veren tedbirlerdir. Çünkü ne türlü tedbir alınırsa alınsın, insanların başlarına Allah’tan geleceklerin önüne geçilmesi mümkün değildir. Nitekim Yakub peygamber de bu bilinçte olduğunu, işin sonucunu Allah’a bırakarak göstermiştir.

İmanlı insanların Allah’ı tanıyıp takdir etmelerinin bir sonucu olan "tevekkül" kavramı daha evvel detaylı olarak açıklandığı için burada sadece "tevekkül" sözcüğünün tanımını tekrarlamayı yeterli görüyoruz.

TEVEKKÜL

"Vekil" sözcüğünün Kur’an’daki anlamına göre "tevekkül", "kişinin aczini ortaya koyarak ‘Vekil’ olan Allah’ı kendisine vekil tutması, yani inanç olarak varlığını ve varlığının devamını rızk, terbiye ve koruma bakımından Allah’a bırakması, her türlü sonucun kendisi için en iyisi olacağını kabullenmesi ve sonuca razı olması" demektir. Diğer bir ifadeyle "tevekkül", kişinin azimden [her türlü hazırlığı yapıp kesin karar verdikten] sonra sonucu "Vekil"e [varlığı ayakta tutan, sürdüren, koruyan ve rızk veren Allah’a] bırakmasıdır.

Yukarıdaki tanımlardan anlaşılacağı gibi, imanın bir yansıması olan "tevekkül"ü "insanın her türlü hazırlığı yaptıktan sonra sonucu Allah’a bırakıp Erzurumlu İbrahim Hakkı gibi ‘Görelim Mevlâ neyler, neylerse güzel eyler!’ diyebilmesi" olarak açıklamak da mümkündür. Çünkü üzerine düşeni yaptıktan sonra sonucu Allah’a bırakan kişi bilir ki, gerçek Vekil’e dayanan her işin sonucu kendisi için daha hayırlı olur. Dolayısıyla, dertlenmeye, bunalıma girmeye, gelecekten endişe duymaya gerek yoktur. İşin sonucu ilk bakışta aleyhte görünse bile, mütevekkil kişi sonucun kendi lehine olabileceğini düşünür ve sonuçtan olumsuz etkilenmez. Lehine sonuçlanmış gibi görünen bir iş için de bu sonucun aslında kendisi için kötü olabileceğini düşünür ve şımarmaz.*



*İşte Kuran, Yusuf Suresi




Yorumlar - Yorum Yaz
Site Haritası
Takvim