• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Kur'an İncelemeleri

 
Site Menüsü

İltifat ve Tehekkümı, Mürselat 29, 30-31





İLTİFAT SANATI (29. Ayet),



TEHEKKÜM SANATI (30-31. Ayet)



MÜRSELAT SURESİ


29.Kendisini yalanlamakta olduğunuz o şeye doğru gidin!  30,31.O üç kol-çatal sahibi, gölgelendirmeyen ve alevden korumayan bir gölgeye doğru gidin!
32.Gerçekten o, saray gibi kıvılcımlar atar/yağdırır; 33.sanki kıvılcımlar sarı erkek develer gibidir. 34.O gün, yalanlayanların vay hâline!



Mahşer âleminden bir sahnenin canlandırıldığı bu pasajda, gaybetten muhataba [üçüncü şahıstan ikinci şahısa] dönülerek yapılan “iltifat sanatı” ile, onca kanıta rağmen inanmayıp yalanlayan kimselere seslenilmekte ve o gün başlarına gelecek olanlar kendilerine bugünden bildirilmektedir. Ancak bu sesleniş, Tekvîr/26′daki, Hâl böyleyken siz nereye gidiyorsunuz? ihtarına kıyasla dozu arttırılmış bir uyarı ve tehdit ile yapılmakta ve önceki âyetler dikkate alındığında sanki şöyle denilmektedir: “Size bunca akıl ve fikir verdik, kendi bünyenizden ve çevrenizden kıyâmete dair yüzlerce kanıt gösterdik, hele hele bunların hepsinden daha büyük Kur’ân’ı indirdik. Ama siz yine de yalanladınız. Bundan sonra size daha ne denir ki?”


Farklı bir anlatımla dramatize edilen sahne, kıyâmet gününü ve herkesin Allah’ın huzurunda hazır olduğu ânı canlandırmaktadır. Bu sahnede Rabbimizin direktifi ile yalanlayıcılara, O, kendisini yalanlamakta olduğunuz şeye doğru gidin! O üç şube sahibi, gölgelendirici olmayan ve alevden korumayan bir gölgeye (!) doğru gidin! diye seslenilmektedir.


Benzer bir direktifi bir başka âyette de görüyoruz:

28,29.Ve hepsini toplayacağımız, sonra da o ortak koşanlar için “Yerlerinize! Siz ve ortaklarınız!” diyeceğimiz gün, artık kesinlikle aralarını iyice açacağız ve onların ortakları, “Siz sadece bize tapmıyordunuz ki! Şimdi bizim aramızda ve sizin aranızda şâhit olarak Allah yeter. Biz sizin kulluğunuzdan kesinlikle bilgisizdik/ duyarsızdık” diyecekler. (Yûnus/28, 29)


Dikkat edilirse, 30-31. âyetlerden oluşan pasajın alay üslûbuyla ifade edildiği hemen görülebilir. Çetin bir yargılama süreci bitmiş, bu süreçteki zorunlu konukluk [tutukluluk] sona ermiş ve yalanlayıcılara serbestçe gidebilecekleri söylenmiştir. Ancak; gidilecek istikâmette öyle bir şey vardır ki, verilen hareket özgürlüğü aslında tutukluluktan bin beterdir. Çünkü karşıda duran şey, oraya gitmek zorunda olanların yalanlayıp durdukları şeydir: Üç şubeli gölge… Gölgelendirici olmayan ve alevden korumayan bir gölge… Boğucu, yakıcı, kavurucu güneşten daha beter bir gölge… Aslında tam anlamıyla cehennem… Böyle korkunç bir yere, gölge demek sûretiyle yapılmış ince alaya edebiyatta “tehekküm sanatı” denmektedir. Tehekküm, tarizin bir çeşidi olup muhatabın uyanmasını sağlayan ve Kur’ân’da çok kullanılan bir sanattır. Bu sanatın bir örneği de, Onlara azabı müjdele ifadesinde görülmektedir.



Yalanlayıcıların gönderildikleri yere gölge denmesinin sebebi, gölge’nin mahşerde bir nimet olması dolayısıyladır. 41-42. âyetlerde de görüleceği gibi, orada gölgeler sadece inananların istifadesine sunulacaktır:

57.Ve iman eden ve düzeltmeye yönelik işler yapanları, içinde sonsuz olarak kalmak üzere, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacağız. Onlara orada tertemiz [kin gütmeyen, kıskançlık duymayan] eşler vardır. Ve onları, koyu bir gölgeliğe girdireceğiz. (Nisâ/57)


35.Allah’ın koruması altına girmiş kişilere söz verilen cennetin örneği şöyledir: Onun altından ırmaklar akar, nasiplikleri; meyveleri, renkleri, tatları ve gölgeleri süreklidir. İşte bu, Allah’ın koruması altına girmiş kişilerin âkıbetidir. Kâfirlerin; Allah’ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddedenlerin âkıbeti de Ateş’tir. (Ra‘d/35)


55.Gerçekten cennetin ashâbı bugün gönül şenliği sürerek bir uğraşı içindedirler.
56.Kendileri ve kendilerine sunulan refakatçı eşler, gölgeler içinde koltuklar üzerine kurulmuşlardır.
57.Yalnızca onlara, orada meyveler vardır. İsteyecekleri her şey de onlarındır.(Yâ-Sîn/55-57)


27-34.Ve sağın yaranı, nedir o sağın yaranı! Onlar, dikensiz kirazlar, meyve dizili muzlar/akasyalar, uzamış gölgeler, fışkıran su, kesilmeyen; tükenmeyen ve yasaklanmayan birçok meyveler ve yükseltilmiş döşekler içindedirler. (Vâkıa/27-34)





İşte Kur'an










Yorumlar - Yorum Yaz
Site Haritası
Takvim