• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Kur'an İncelemeleri

 
Site Menüsü

87Bakara Suresi 260






Hatalı Çevrilen Ayetler




Bakara Suresi 260




Hatalı Çeviri:
260. İbrahim Rabbine: Ey Rabbim! Ölüyü nasıl dirilttiğini bana göster, demişti. Rabbi ona: Yoksa inanmadın mı? dedi. İbrahim: Hayır! İnandım, fakat kalbimin mutmain olması için (görmek istedim), dedi. Bunun üzerine Allah: Öyleyse dört tane kuş yakala, onları yanına al, sonra (kesip parçala), her dağın başına onlardan bir parça koy. Sonra da onları kendine çağır; koşarak sana gelirler. Bil ki Allah azîzdir, hakîmdir, buyurdu.




Doğru Çeviri:
260.Bir zamanlar İbrâhîm de, “Ey Rabbim! Ölüleri nasıl dirilttiğini bana göster!” demişti. Allah, “İnanmadın mı ki?” dedi. İbrâhîm, “İnandım, fakat kalbim tüm soru işaretlerini gidererek rahata kavuşsun diye” dedi. Allah, “Hemen kuşlardan dördünü tut da onları kendine alıştır. Sonra her dağın üzerine onlardan bir parça bırak. Sonra da kuşları çağır, koşa koşa/hızlıca sana gelecekler. Ve bil ki, Allah, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/mutlak galip olandır, en iyi yasa koyan, bozulmayı iyi engelleyen/sağlam yapandır” dedi.




Bu âyette insanlara, yeniden dirilmenin kanıtlarından biri, İbrâhîm peygamber aracılığıyla gösterilmektedir. Şöyle ki: ‘Kuşların İbrâhîm’e alışması ve çağırdığında gelmesi’ ile ‘ölünün dirilmesi’ arasında bir benzerlik kurulmuştur.


Âyetten anlaşıldığına göre İbrâhîm peygamber ölülerin diriltileceğine inanıyor, fakat kalbinin mutmain olmasını istiyordu. Bu âyetle insanlığa, tam bir imana sahip olabilmeleri için eksik bilgilerini tamamlamaları, sorgulamadan çekinmemeleri gerektiği mesajı verilmektedir. Özellikle de toplumun önüne çıkan kimselerin bilgili, becerili ve toplumu ikna edecek ölçüde zihinsel donanıma sahip olmaları gerekir. Aynı hususa Hûd sûresi’nde de dikkat çekilmişti:
17.Artık dünyayı isteyenler, hiç Rabbinden açık bir belge üzere olan ve kendisini Rabbinden bir şâhitin takip ettiği ve de önünde bir önder ve rahmet olarak Mûsâ’nın kitabı bulunan kimse gibi midir? İşte böyle olanlar, Kur’ân’a inanırlar. Hangi karşıt gruptan olursa olsun kim Kur’ân’ı örtbas ederse, ona vaat edilen yer ateştir. İşte bütün bunlardan dolayı sen de Kur’ân’dan şüphe içinde olma. Kesinlikle o, Rabbinden bir hakktır/gerçektir. Fakat insanların çoğu iman etmiyorlar.(Hûd/17)

                                                                                           
Bu hâdiseyle ilgili hayal mahsulü birçok hikaye icat edilmiştir ki bunlardan bir kısmını aktarıyoruz:
Hz. İbrâhîm’i böyle bir talepte bulunmaya itenin ne olduğu hususunda farklı görüşler vardır. Denildi ki: “Yüce Allah o’na kendisini halil edineceğine dair vaadde bulunmuştu. O da buna dair bir alamet istedi.” Bu açıklama es-Saib b. Yezid’e aittir. Bir diğer görüşe göre de Numruz’un, “Ben diriltir ve öldürürüm” demesi üzerine Allah’tan böyle bir istekte bulunmuştur. el-Hasen der ki: O bir leş görmüştü. Bunun yarısı karada yırtıcı hayvanlar tarafından parçalanıyordu. Diğer yarısı ise denizde idi. Deniz hayvanları tarafından darmadağın ediliyordu. Hz. İbrâhîm bu leşin darmadağın olduğunu görünce bunun bir araya gelişini görmek istedi. Ne şekilde darmadağın olduğunu gördüğü gibi, ne şekilde bir araya getirildiğini görmekle kalbinin mutmain olması istediğinde bulundu. Bunun üzerine o’na, “Dört kuş al” buyurdu. Bu dört kuşun horoz, tavus, güvercin ve karga olduğu söylenmiştir. Bunu İbn İshâk ilim ehli birisinden nakletmektedir. Mücâhid, İbn Cüreyc, Atâ b. Yesar ve İbn Zeyd de böyle demiştir.

İbn Abbâs ise, karga yerine turna kuşunu zikreder. Yine İbn Abbâs’tan güvercin yerine kartal dediği de nakledilmiştir.
Hz. İbrâhîm emrolunduğu şekilde bu kuşları aldı. Bunların kafalarını kesti, sonra küçük parçalara böldü. Daha bir hayret verici olsun diye kanlarını ve tüylerini de katarak hepsinin etlerini birbirine karıştırdı. Daha sonra bu toplu karışımdan her bir dağın tepesine bir parça koydu, o da bu parçaları göreceği bir yerde durdu. Kestiği kuşların kafasını da elinde tuttu, sonra da, “Yüce Allah’ın izniyle geliniz!” dedi. Bu parçalar, kanlar, tüyler her birisi kendi bedenine doğru uçuştu, sonunda önceki hâli gibi bir araya geldi ve başsız kaldılar. Hz. İbrâhîm bir daha seslenince ayakları üzerine koşarak ona geldiler.[8]

İbrâhîm (a.s) kuşları kesip, onları parçalayarak, her dağın tepesine onların karışımından birer parça koyup da, sonra da onları çağırdığında, karışım içerisindeki her bir cüz kendi parçasına doğru uçmaya başladı. Bunun üzerine Hz. İbrâhîm’e, “Her parça kendi parçasına doğru koştuğu gibi, kıyâmet gününde de, her parça kendi parçasına doğru uçar. Böylece de bedenler teşekkül eder ve rûhlar onlarla birleşir” denildi.
Bu dört kuş, canlıların ve bitkilerin bedenlerinin kendisinden meydana geldiği dört esas rükne, asla işarettir. Bu işaret ise şöyledir: Sen, bu dört kuşu birbirinden ayırdedemediğin sürece senin rûhun rubûbiyyet göklerine ve kudsiyyet âleminin safalarına uçamaz, yükselemez.
İbrâhîm (a.s), özellikle bu dört kuşu seçip aldı. Çünkü tavus kuşu insanın kalbindeki zînet, makam ve yükselme sevgisine işarettir. Nitekim Hakk Teâlâ, Nefsin isteklerini sevme insanlara süstü gösterildi (Âl-i İmrân/14) buyurmuştur.Kerkenez kuşu da, yemeye çok düşkün olmaya işarettir; horoz, şehvetperestliğe işarettir; karga da, derleyip toplamaya olan ihtiras ve tutkuya işarettir. Çünkü karganın, gece-gündüz uçup, çok soğuk günlerde bile bir şeyler toplama arzusu içinde olması, onun bu hırsından ileri gelmektedir. Burada şuna işaret edilmektedir: İnsan, nefsinin ve tercihinin şehvetini kırma; hırsını alt edip onu yenme ve başkaları için süslenmeyi terketme hususunda çaba sarfetmediği müddetçe, kalbinde Allah’ın celâlinin nûrlarından feyezan eden bir rahatlık duyamaz.[9]



Nakillerde görüldüğü üzere, İbrâhîm peygamber dört kuş alıp keserek tüylerini yolar ve onları parçalar, parçaları da birbirine karıştırır ve o karışımdan da bir kavle göre dört, diğer kavle göre yedi dağın başına birer parça koyar. Sonra çağırır, o kuşlar birleşmiş ve canlanmış olarak koşa koşa İbrâhîm peygambere gelirler. Oysa âyette böyle bir şeyden bahsedilmez. Eğer böyle olsaydı, 159. âyetin tahlilinde açıkladığımız gibi hâdise iman meselesi olmaktan çıkar, deneysel bilgi meselesi olurdu.



Burada kuşlar ile İbrâhîm arasında oluşan bağa dikkat çekilerek, Allah ile yarattıkları arasında da öyle bir bağın bulunduğu, bunun da ölümden sonra dirilmeye kanıt olduğu beyân ediliyor. Dirilmeye kanıt olarak birçok örnek verilmiştir.  Kıyâmet/36-40, Ahkâf/33, Kaf/43, Rûm/50, Fâtır/9. âyetlere bakılabilir.*




*İşte Kuran, Bakara Suresi




Yorumlar - Yorum Yaz
Site Haritası
Takvim