• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Kur'an İncelemeleri

 
Site Menüsü

64Duhan Suresi 23-24




Hatalı Çevrilen Ayetler


Duhan Suresi 23-24



Hatalı Çeviri:
23. Allah, O halde kullarımı geceleyin yola çıkar. Çünkü takip edileceksiniz, buyurdu.
24. Denizi açık halde bırak. Çünkü onlar boğulacak bir ordudur.




Doğru Çeviri:
23,24.Hadi kullarımı geceleyin yürüt. Şüphesiz siz izlenen kimselersiniz, tedbirli olun. Bol suyu/ nehiri çok hızlı bırak. Şüphesiz onlar suda boğulmuş bir ordudur.–



Mûsâ (a.s)’ın Şüphesiz ki, bunlar suçlu bir kavimdir diyerek Rabbine yakarmasından sonraki gelişmeler bu iki Âyette özet olarak bildirilmektedir.

Buna göre, Mûsâ (a.s) ve İsrâîloğulları Firavun ve avenesi tarafından takip edilecek, bu takip ise takip edenlerin helaki ile sonuçlanacaktır.


İsrâîloğulları’nın Mısır’dan çıkışı [Eksodüs] birçok Âyette konu edilmiştir: 
46.Allah: “Korkmayınız, şüphesiz Ben ikinizle beraberim, işitirim ve görürüm. 47Hemen ona gidin de ona; ‘Şüphesiz biz Rabbinin iki elçisiyiz. Artık İsrâîloğulları’nı bizimle gönder ve onlara azap etme; kesinlikle biz sana Rabbinden bir alâmet/gösterge ile geldik. Selâm kılavuza uyanlaradır. 48Şüphesiz biz; kesinlikle bize, kesinlikle azabın yalanlayana ve sırt çevirene olduğu vahyedildi’ deyiniz.” 46dedi.(Tâ–Hâ/ 46,47)


                                                          
104,105.Ve Mûsâ, “Ey Firavun! Ben kesinlikle âlemlerin Rabbi tarafından gönderilmiş bir elçiyim. Allah hakkında haktan başkasını söylememek bana bir yükümlülüktür. Gerçekten ben size Rabbinizden apaçık bir delil ile geldim. Bu nedenle İsrâîloğulları’nı gönder benimle” dedi. (A’râf/ 104–105)


                                                     
15.Allah:“Kesinlikle senin düşündüğün gibi değil! Haydi, ikiniz alâmetlerimizle/göstergelerimizle gidin. Şüphesiz ki, Biz sizinle beraberiz, işitenleriz.16,17Haydi, ikiniz Firavun’a gidin de ‘Biz kesinlikle, İsrâîloğulları’nı bizimle beraber gönderesin diye’ âlemlerin Rabbinin elçisiyiz deyin” dedi.  (Şu’arâ/ 15-17)


                                                        
24. âyetin orijinalindeki  رهواً[rehven] sözcüğü, ezdattan olup, “sükûnet ve aşırı hareket” anlamlarını içerir. Biz, “aşırı hareket/hızlı akıtma” anlamını tercih ediyoruz.


Zira şu âyetlerde, Firavun ve yakınlarının boğulmazdan evvel bir müddet suda sürüklendikleri ifade edilmektedir:
Biz de onu ve askerlerini yakalayıp o bol suda; nehirde fırlatıp atıverdik. Şimdi, zâlimlerin sonunun nasıl olduğuna bir bak! (Kasas/40)


40.Sonra da Biz, onu ve ordularını yakalayıverdik de onları bol suda; nehirde fırlatıp atıverdik. O ise ayıplanan/kınayan biridir. (Zâriyât/40)


Bu âyetlerde, Mûsâ peygamberin İsrâîloğulları’nı Mısır’dan çıkarma planları ayrıntıya girilmeden genel olarak verilmektedir. Buna göre Mûsâ, suda kuru yollar yapacak, Firavun ve adamlarını suda boğup öldürecektir. Daha evvel işlediği cinâyetin vicdan azabından hâlâ kurtulamayan Mûsâ bunalıma girmiştir. Nitekim Kehf sûresi’nde zikredildiği üzere, zihnindeki sıkıntıları gidermek için de yollara düşecek, bunalımdan kurtulmanın yollarını arayacaktır.


Mûsâ ve sâlih kul kıssasından da anlaşılacağı üzere, “gemiyi olayı”ndan zâlimlerin dikkatini çekmemek gerektiğini; “delikanlıyı öldürme olayı”ndan Allah ile savaşanların öldürülebileceğini, “duvar olayı”ndan da çıkışta uzun süren yolculukta geçimlerini sağlayacak birikim yapmaları gerektiğini, birikimlerini de evlerinin duvarlarında saklamaları lazım geldiğini öğrenmiş ve bu tecrübelerini de sonraki hâdiselerde kullanmıştır.


Firavun ve askerlerinin Mûsâ (a.s) ve İsrâîloğulları’nı takibe kalkmalarının detayları şu Âyetlerde anlatılmıştır: 
50.Hani bir zamanlar da Biz, bol suyu/nehiri sizin için yarıp da sizi kurtarmış, siz bakıp dururken Firavun’un yakınlarını da suda boğmuştuk.(Bakara/ 50)


                                                                    
136.Biz de, şüphesiz âyetlerimizi yalanladıkları ve onlardan gâfil olmaları nedeniyle onları cezalandırıp adaleti sağladık. Ve onları bol suda/ nehirde boğduk. 137O zaafa uğratıla gelmiş/ güçsüzleştirilmiş olan toplumu da bereketlendirdiğimiz yerin her tarafına mirasçı yaptık. Ve böylece Rabbinin, İsrâîloğulları’na olan o pek güzel sözü, sabretmeleri nedeniyle yerine geldi. Biz de Firavun ile toplumunun yapageldikleri sınâî eserlerini ve yükseltmekte oldukları şeyleri yerle bir ettik.
138,139.Ve İsrâîloğulları’nı bol sudan/ nehirden geçirdik. Derken kendilerine ait putlara tapmakta olan bir topluma rastladılar. Dediler ki: “Ey Mûsâ! Onların nasıl ki tanrıları varsa, sen de bizim için bir tanrı belirle!” Mûsâ dedi ki: “Siz gerçekten câhillik eden bir toplumsunuz. Şu gördüğünüz halkın içinde bulundukları din, yok olmaya mahkûmdur ve bütün yapmakta oldukları da bâtıldır.” (Arâf/ 137–139)


                                                                  
77.Ve andolsun, Mûsâ’ya “Yetişilmekten korkmayarak ve saygıyla, sevgiyle ürpermeden/ Firavuna minnet duymadan kullarımı geceleyin yürüt de kendileri için bol suda/nehirde kuru bir yol aç!” diye vahyettik.
78.Firavun ordularıyla hemen onları takip etti de bol sudan/nehirden kendilerini kaplayan şey kaplayıverdi.
79.Ve Firavun toplumunu saptırdı ve doğru yolu göstermedi.(Tâ–Hâ/ 77-79) 

                                                                                
52.Ve Biz, Mûsâ’ya: “Kullarımı geceleyin yola çıkar, şüphesiz siz takip edilenlersiniz” diye vahyettik. (Şu’arâ/ 52)


                                                                     
90-92.Ve İsrâîloğulları’nı bol sudan/nehirden geçirdik. Ama Firavun ve askerleri azgınlık ve düşmanlıkla onları hemen izledi. Sonunda boğulma ona yetişince, “Gerçekten, İsrâîloğulları’nın inandığı Tanrı’dan başka tanrı olmadığına ben de inandım, ben de teslim olanlardanım” dedi. –Şimdi mi? Hâlbuki daha önce isyan etmiştin ve de bozgunculardan olmuştun. Artık Biz senden sonra geleceklere ibret olasın diye, bugün seni zırhınla birlikte kurtaracağız.– Ve şüphesiz insanlardan birçoğu kesinlikle Bizim âyetlerimize/ alâmetlerimize/ göstergelerimize karşı duyarsız/ilgisizdirler.(Yûnus/ 90–92)


                                                                             
Konumuz olan Âyette Rabbimizin Mûsâ (as)’a geceleyin yola çıkmasını emrettiği görülmektedir. Geceleyin yapılan yolculuklar düşmandan korunmaya daha uygundur. Ayrıca sıcak iklimlerde binekler ve yük hayvanları gecenin serinliğinden istifade ederek daha rahat yol alırlar.


Âyetteki Denizi olduğu gibi açık bırak! Şüphesiz onlar suda boğulmuş bir ordudur ifadesinden, Mûsâ peygamberin, kendisi ve kavmi denizden geçtikten sonra denizin kapanması yönünde girişimde bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu girişimi gaybı bilmediğinden dolayıdır. Âyetten anlıyoruz ki, Rabbimizin iradesi Firavun ve yakınlarını o denizde boğup helak etmek ve bunu gelecek kuşaklara Âyet kılmaktır. Bu nedenledir ki, Mûsâ (a.s)’a Denizi olduğu gibi açık bırak  diye emretmiştir.


57-59.Sonunda Biz, Firavun ve toplumunu bahçelerden, pınarlardan, hazinelerden ve şerefli makamdan çıkardık. İşte böyle! Ve sonra onlara İsrâîloğulları’nı mirasçı/son sahip yaptık.67Şüphesiz bunda kesinlikle bir alâmet/gösterge vardır. Ama çokları iman etmiş değillerdi. 68Ve şüphesiz ki Rabbin, kesinlikle en üstün olanın, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/mutlak galip olanın, engin merhamet sahibinin ta kendisidir. (Şu’arâ/ 57–59)

                                                                 
137.O zaafa uğratıla gelmiş/ güçsüzleştirilmiş olan toplumu da bereketlendirdiğimiz yerin her tarafına mirasçı yaptık. Ve böylece Rabbinin, İsrâîloğulları’na olan o pek güzel sözü, sabretmeleri nedeniyle yerine geldi. Biz de Firavun ile toplumunun yapageldikleri sınâî eserlerini ve yükseltmekte oldukları şeyleri yerlebir ettik.(A’râf/ 137)*

                                                                       

*İşte Kuran, Duhan Suresi



Yorumlar - Yorum Yaz
Site Haritası
Takvim