• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Kur'an İncelemeleri

 
Site Menüsü

6Tebbet Suresi 1-2




Hatalı Çevrilen Ayetler


Tebbet Suresi 1-2



Hatalı Çeviri:
6Tebbet Suresi 1.2. Ebu Leheb'in iki eli kurusun! Kurudu da. Malı ve kazandıkları ona fayda vermedi.



Doğru Çeviri:
6Tebbet Suresi 1.Ebû Leheb’in iki gücü yok oldu
2.Kendisi de yok oldu. Malı ve kazandığı şeyler kendisine yarar sağlamadı.

Birçok tefsir ve mealde birinci ayet beddua anlamı verilerek “Ebuleheb’in iki eli kurusun!” diye açıklanmıştır. Bunun sebebi klâsik Arap dilinde haber cümlesinin inşa veya dilek kipi olarak da anlaşılabilme özelliğidir. Böylece haber cümlesi, asıl anlamı yanında dua ya da beddua anlamı da kazanabilmektedir. Örnek olarak, “رضى اللّه عنه  Radıyallahü anhu” ifadesinin asıl anlamı “Allah ondan razı oldu” demek iken, Arap dilinin yukarıda açıklanan özelliği gereği “Allah ondan razı olsun” şeklinde anlaşılır. Yine “ رحمه اللّه  Rahimehullahu” ifadesi de “Allah ona rahmet etti” demek olmasına rağmen “Allah ona rahmet etsin” şeklinde anlaşılır ve bu anlam kast edilerek söylenir. Beddua anlamına ise “لعنه اللّه  Leanehullahu” ifadesi örnek olarak verilebilir. Esas anlamı “Allah ona lânet etti” demek olan bu ifade de “Allah ona lânet etsin” anlamıyla söylenir ve anlaşılır.

“تبّت  Tebbet” kelimesinin kalıp anlamı “kurudu, yok oldu, helâk oldu” demektir. Bu kelime de haber cümlesi içinde kullanıldığında yukarıdaki örneklerdeki gibi “Kurusun, yok olsun, helâk olsun” anlamında beddua olarak kullanılabilir. Ancak burada “tebbet” sözcüğünü beddua manasıyla alıp gerekeni yapmaktan acizmiş gibi Allah’ın “Ebuleheb’in iki eli kurusun” diye beddua ettiğini düşünmek anlamlı değildir. Lütuf da kahır da kendisine ait olan Allah, bunları kimden isteyecektir?  Allah’ın dua ya da beddua etmesi, iyi ya da kötü bir şey istemesi söz konusu olamaz. O, her şeyi kendisi yapar. Dolayısıyla ister dua, ister beddua anlamında olsun, bu tür sözcüklerin Allah için kullanılması akıl ve mantık dışıdır.

Burada tutulacak yol, Kur’an’ın birçok ayetinde olduğu gibi bu ayette de, anlatılan olayın ileride mutlaka gerçekleşeceğini vurgulama amacıyla fiilin gelecek zaman kipi yerine geçmiş zaman kipiyle kullanıldığını düşünmektir. Bundan dolayıdır ki, Ebuleheb’in güçlerinin ileride kesinlikle yok olacağı, kendisinin de aynı kesinlikle helâk olacağı kastedilerek ayet “Ebuleheb’in iki gücü yok oldu, kendisi de helâk oldu” şeklinde geçmiş zaman kipiyle indirilmiştir.

Bu anlatım tarzının Kur’an’da yüzlerce örneği vardır. Bunlardan biri de Kamer suresinin 1. ayetindeki “انشقّ  inşekka” [yarıldı] fiilidir. Bu fiil “Gelecekte muhakkak yarılacak” anlamında kabul edilmediği için, daha sonraki dönemlerde bir takım rivayetler ortaya çıkmış ve İslâm tarihine “Şakk-ı Kamer [Ay'ın yarılması] Mucizesi” diye bir mucize kaydedilmiştir.

Bu konuya örnek olarak Rahman 37,  Hakka 14-16,  İnşikak 1-5,  İnfitar 1-4,  Nahl 1,  A’râf 38, 39, 44, 50,  Duha 3,  Neml 87 ve Zümer 68-74. ayetleri gösterilebilir.

Özellikle Zümer suresinin 68-74. ayetlerine dikkat edilecek olursa vurgulu fillerin tümünün geçmiş zamanlı olduğu görülür.

68.Ve sûra üflenmiştir نفخ  de Allah’ın dilediği hariç, göklerde kim var, yerde kim varsa صعق çarpılıp yıkılıvermiştir. Sonra ona başka bir daha نفخ  üflenmiştir de onlar kalkmışlar karşıda bakıp duruyorlar.
69.Ve yeryüzü Rabbinin nûruyla اشرقت aydınlanmış, kitap وضع konulmuş, peygamberler ve tanıklar جىء getirilmiş ve aralarında hak ile قضى karar verilmiştir. Ve onlara haksızlık edilmez.
70.Ve Allah, ne amel yaptıysa herkese karşılığını kesinlikle وفّيت tam olarak ödeyecek. Ve Allah, onların yaptıklarını en iyi şekilde bilendir.
71.Ve kâfirler; Allah’ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmiş olanlar, kesinlikle bölük bölük cehenneme سيق sevk olunacak. Sonunda oraya جاؤها vardıklarında kapıları فتحت açılacak. Ve onun bekçileri onlara: “İçinizden size Rabbinizin âyetlerini okuyan, bu gününüzle karşılaşacağınıza dair sizi uyaran elçiler gelmedi mi?” قال  diyecekler. Onlar: “Evet قالوا  geldi” diyecekler. –Velâkin kâfirler; Allah’ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden üzerine azap kelimesi حقّت hak oldu.–
72.“Sürekli olarak içinde kalmak üzere girin cehennemin kapılarından” قيل  denildi. –Büyüklük taslayanların yeri ne kötüdür!–
73.Rablerine karşı Allah’ın koruması altına girmiş olan kişiler de kesinlikle cennete bölük bölük سيق  sevk edilecek. Sonunda oraya جاؤها  vardıkları, kapıları açıldığı ve bekçileri onlara: “Selâm sizlere, tertemiz geldiniz!” قال dediği zaman “Sonsuz olarak içinde kalmak üzere haydi girin oraya!” قال denilecek.
74.Onlar da: “Tüm övgüler, bize vaadini doğru çıkaran ve bizi bu arza vâris yapan ve cennette bizi istediğimiz yerde konup göçürten o Allah’adır” قالوا dediler. –İşte, çalışanların ödülü ne güzeldir!–
(Zümer 68-74)  

Yukarıdaki ayetlerde orijinalleri de verilen fiiller, “Üflenecek, yıkılacak, parlayacak, konacak, sevk edilecek, diyecekler…” şeklinde gelecek zamanlı olarak anlaşılmalıdır. Bu anlatım tekniği, tembih [uyarı] amacıyla uygulanır.

Gelecekteki bir olayı böyle ifade etmenin gerekçesi, anlatılan olayın mutlaka ve mutlaka gerçekleşeceğini beyan içindir. Bilindiği gibi, bazı Türkçe ifadelerde de gelecek zaman kipi yerine geçmiş zaman kipi kullanılmaktadır. Örnek: Gerçekleştirilmesine kesin karar verilmiş şeyler için bazen henüz o işe başlanmadan bile “yaptım gitti” denir. Oysa kişi o işi ileride yapacaktır. Ya da hata etmiş, suç işlemiş birisi için “şimdi belâsını buldu” denir. Hâlbuki o kimse henüz yaptığı hatanın, işlediği suçun cezasını tatmamıştır, ileride tadacaktır.


Bu ifade tekniği Leheb suresinin ilgili ayeti için de söz konusudur. Oradaki geçmiş zamanlı fiil de gelecek zamanlı olarak anlaşılmalıdır. Bu takdirde ayetin anlamı şöyle olur:

“Ebuleheb’in iki gücü ve kendisi kesinlikle yok olacak, kuruyup gidecek. Malı ve kazancı [edindiği güç, kurduğu teşkilât] ona yarar sağlamayacak.”

İbn-i Mes’ud’un “وتبّ  ve tebbe” kelimesini “وقد تبّ  ve kad tebbe” olarak okuması da bu manayı teyit etmektedir.

Ayette geçen “ve tebbe” ifadesi aslında “kendisi de kurudu” anlamındadır. Yani “Ebuleheb’in iki eli kuruyacak, kendisi de kuruyacak, yok olacak” demektir.

Ayette geçen “يدا  İki el” ifadesinin “Cüz’iyyet Mecaz-ı Mürsel”i olarak anlaşılması, yani iki elin zikri ile bizzat ellerin sahibinin kastedilmesi ikinci plândadır.

“ يدا  İki el” ifadesi Ebuleheb’in iki gücünü temsil etmektedir. Surenin 2. ayeti bu güçleri “ماله وما كسب  onun malı ve kazandığı şeyler” olarak açıklamaktadır. Ebuleheb’in varlıklı bir kişi olduğu göz önünde tutulduğunda, “kazandığı şeyler” ile kastedilenin de çevresi, kurduğu teşkilât, oğulları, uşakları ve yetiştirdiği militanlar olduğu akıl yoluyla çıkarılabilir. Kur’an’da “يد  el” sözcüğünün mecazî kullanımı ile “قدرة  güç”ün kastedildiği bir çok örnek vardır: Fetih 10,  Âl-i Imran 73,  Hadid 29,  Ya Sin 83,  Mülk 1 ve Sad 75. ayetler.*



*İşte Kuran, Tebbet Suresi





Yorumlar - Yorum Yaz
Site Haritası
Takvim