• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Kur'an İncelemeleri

 
Site Menüsü

87Bakara Suresi 256





Hatalı Çevrilen Ayetler



Bakara Suresi 256




Hatalı Çeviri:
256. Dinde zorlama yoktur. Artık doğrulukla eğrilik birbirinden ayrılmıştır. O halde kim tâğutu reddedip Allah'a inanırsa, kopmayan sağlam kulpa yapışmıştır. Allah işitir ve bilir.




Doğru Çeviri:
256.Dinde zorlamak/tiksindirmek yoktur; iman, Allah’ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmekten; iyi kötüden, güzel çirkinden, doğruluk sapıklıktan kesinlikle iyice ayrılmıştır. O hâlde kim tâğûta küfreder; onu tanımaz Allah’a inanırsa, kopmak bilmeyen sapasağlam bir kulpa yapışmıştır. Allah, en iyi işitendir, en iyi bilendir.




Bu âyette, dinde zorlamanın/tiksindirmenin olmadığı ve olmaması gerektiği gerekçeleriyle açıklanmaktadır.

Allah, insanlara irâde ve seçme hakkı tanımıştır. İnanç bir gönül işi olduğundan insanların kalplerine nüfuz etmek ve beyinlerini kontrol etmek mümkün değildir. İnanç konusunda insanları zorlamanın, ikiyüzlü kimseler üretmekten başka bir işe yaramadığı tecrübeyle sâbittir. Ayrıca cebr/zorlama ve baskı, imtihan esprisine de aykırıdır. O nedenle Yüce Allah insanları bu konuda özgür bırakmıştır. Bu konudaki onlarca âyetten bir kaçını nakletmekle yetiniyoruz.

29.Ve de ki: “O gerçek, Rabbinizdendir. O nedenle dileyen iman etsin, dileyen bilerek reddetsin / inanmasın.” Şüphesiz Biz, şirk koşarak yanlış, kendi zararlarına iş yapanlar için duvarları, çepeçevre onları içine almış bir ateş hazırladık. Ve eğer yağmur yağsın isterlerse, erimiş maden gibi yüzleri haşlayan bir su yağdırılır. O, ne kötü bir içecektir! Dayanma/ sığınma yeri olarak da ne kadar kötüdür!(Kehf/29)

                                                                                         
40.Şüphesiz alâmetlerimiz/ göstergelerimiz hakkında doğruluktan ayrılıp inkâra sapan kimseler Bize gizli kalmazlar. O hâlde ateşe atılacak olan kişi mi daha hayırlıdır, yoksa kıyâmet günü güven içinde gelecek kişi mi? İstediğinizi yapın. Şüphesiz ki Allah, yaptığınız şeyleri en iyi görendir.(Fussilet/40)
                                                                                          
2,3.Şüphesiz Biz, insanı karışık bir nutfeden oluşturduk. Onu yıpratacağız/yükümlülükler vereceğiz. Bu nedenle onu çok iyi işitici, çok iyi görücü yaptık; iyiyi kötüyü ayıracak bilgileri yollayarak bilgilendirdik. Şüphesiz Biz, ona yolu gösterdik, ister kendisine verilen nimetlerin karşılığını ödeyen biri olsun, ister nankör. (İnsan/2-3)
             

                                                                            

Benzer âyetler: En‘âm/35, 104-107, 149; Ra‘d/31; Şu‘arâ/3-4; Hûd/15, 28; Kâfirûn/6; Yûnus/99, 108; Teğâbün/2; Zümer/7, 15; Nahl/9, 36, 93, 99; Secde/13; Mâide/48; İsrâ/15, 18; Şûrâ/20, 48; Ğâşiye/21-22; Nisâ/80; Beled/10.



Kaynaklarda bu âyetin iniş sebebi ile ilgili şu bilgiler verilmiştir:

Ebû Dâvûd’un rivâyetine göre İbn Abbâs şöyle demiştir: Bu âyet-i kerîme Ensâr hakkında nâzil olmuştur. Çocuğu yaşamayan kadın, çocuğu yaşarsa onu Yahûdi yapacağına dair söz verirdi. Medîne’den sürülen Nadîroğulları arasında birçok Ensâr çocuğu vardı. “Çocuklarımızı bırakmayız!” demeleri üzerine Yüce Allah, Dinde zorlama yoktur, doğruluk ile sapıklık gerçekten apaçık meydana çıkmıştır buyruğunu indirdi.
Bir rivâyette de şöyle denilmektedir: “Biz bir işi yaparken onların dinlerinin bizim üzerinde bulunduğumuz dinden daha üstün olduğu görüşünde idik. Allah bize İslâm’ı gönderince, onları [çocuklarımızı] İslâm’a girmek üzere zorlamayı düşündük. Bunun üzerine, Dinde zorlama yoktur âyeti nâzil oldu. Artık (o çocuklardan) isteyen onlara [Yahûdilere] katılır, isteyen de İslâm’a girerdi.[3]
es-Süddî der ki: Bu âyet-i kerîme iki tane oğlu bulunan Ensârdan Ebû Husayn hakkında nâzil olmuştur. Şam’dan Medîne’ye zeytinyağı getiren tacirler geldi. Bunlar çıkıp gitmek isteyince el-Husayn’ın iki oğlu onlara gittiklerinde bu tacirler oğullarını Hristiyanlığa davet ettiler. Bunlar da Hristiyanlığı kabul edip beraberlerinde Şam’a gittiler. Babaları Rasûlullah’ın (s.a) yanına gelerek durumlarından şikâyetçi oldu. Rasûlullah’ın (s.a) onları geri getirecek kimseler göndermesi arzusunu belirtti. Bunun üzerine, Dinde zorlama yoktur âyeti nâzil oldu. O güne kadar henüz Kitap Ehli ile savaşma emri verilmemiş ve şöyle buyurmuştu:“Allah onları uzaklaştırsın. Onlar ilk küfre girenlerdir.” Ebû Husayn onları geri getirmek üzere kimseyi göndermedi diye Peygamber’e (s.a) karşı içinde bir şeyler duydu. Bunun üzerine şanı yüce Allah, Hayır, Rabbine yemin olsun ki onlar aralarında çıkan anlaşmazlıklarda seni hakem kılıp… iman etmiş olmazlar (Nisâ/65) âyetini indirdi. Daha sonra da, Dinde zorlama yoktur âyetini Tevbe sûresi’nde Kitap Ehli ile savaşma emri [Tevbe/29] ile neshetti.[4]
Bu çocuklar Şam’dan kuru üzüm getiren tacirler tarafından Hristiyanlaştırılmışlardı. Onlarla birlikte gitmeye kalkışınca babaları onları zorlamak istedi ve Rasûlullah’tan (s.a), onların peşinden birisini gönderme talebinde bulundu. Bunun üzerine bu âyeti kerîme nâzil oldu.[5]


Bu âyetlerde açıkça ifade edildiğine göre Allah, iyi ile kötüyü, güzel ile çirkini, hakk ile bâtılı açıkça beyân etmiş, ayrıca da herkese akıl ve seçme hürriyeti vermiştir. Bundan sonrası kişiye kalmıştır. Kimse baskı, işkence ve ölüm tehdidi ile dine girmeye zorlanamaz.


Âyetin son bölümündeki, O hâlde kim tâğûtu tanımayıp Allah’a inanırsa, kopmak bilmeyen sapasağlam bir kulpa yapışmıştır ifadesiyle de, kimsenin yanlış tercihte bulunmaması gerektiği uyarısı yapılmaktadır. Zira, aklını kullanmayıp çevresindeki bunca kanıtı dikkate almayarak yanlış tercih yapanlar cezalarını bulacaklardır.



TÂĞÛT: Tâğût ile ilgili Alak sûresi’nde ayrıntılı bilgi verilmişti.[6]*




*İşte Kuran, Bakara Suresi




Yorumlar - Yorum Yaz
Site Haritası
Takvim