• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Kur'an İncelemeleri

 
Site Menüsü

96Ra’d Suresi 36-37, 40-43









Mushafta Bozuntu Yapılan Ayetler




Ra’d Suresi 36-37, 40-43

Doğru Çeviri:
36.Ve kendilerine Kitap verdiğimiz kimseler, sana indirilen ile sevinirler. Karşıt grup oluşturanlardan, onların bir kısmını tanınmaz hâle getiren kişiler de vardır. De ki: “Ben, ancak Allah’a kulluk etmekle ve O’na ortak kabul etmemekle emrolundum. Ben yalnızca O’na davet ediyorum, dönüşüm de yalnız O’nadır.”
37.Ve Biz, böylece Kur’ân’ı Arapça; mükemmel bir yasa olarak indirdik. Ve eğer sana gelen bilgiden sonra onların boş-iğreti arzularına uyarsan, Allah’tan sana “bir yardımcı, yol gösterici yakın ve bir koruyucu” yoktur.
40.Ve onlara vaat ettiğimizin bir bölümünü sana göstersek yahut sana geçmişte yaptıklarını ve yapman gerekirken yapmadıklarını bir bir hatırlattırsak, şüphesiz yine de sana düşen sadece tebliğ etmektir. Bize düşen de hesap görmektir.
41.Ve onlar, şüphesiz Bizim yeryüzüne geldiğimizi, onu etrafından noksanlaştırdığımızı görmediler mi? Allah hükmeder. O’nun hükmünü engelleyecek hiçbir kimse yoktur. Ve O, hesabı çok hızlı görendir.
42.Onlardan önceki kimseler de hileler yapmışlardı. Fakat bütün hileleri bozup cezalandırmak Allah’a aittir. O, her kişinin ne kazandığını bilir. Bu yurdun âkıbetinin kim için olduğunu, kâfirler; Allah’ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddedenler de yakında bilecekler.
43.Ve küfretmiş; Allah’ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmiş olan şu kişiler: “Sen elçi değilsin” diyorlar. De ki: “Benimle sizin aranızda en iyi tanık olarak Allah ve yanında Kitab’ın bilgisi bulunan kişi yeter.”





Bu âyetlerde Rasûlullah’ın çevresindeki bir grup övülerek konuya girilmekte ve Rasûlullah’ın elçilik misyonu ile ilgili detay verilmektedir.


Kendilerine Kitap verilen kimseler, Rasûlullah’a indirilen ile sevinirler. Ama hizipleşenlerden, onların bir kısmını inkâr eden kişiler de vardır.


Burada insaflı Yahûdilerin Kur’ân’a bağlandıkları, yeni bir elçi ve kitabın gelişine sevindikleri, hizipleşenlerin de kısmi inkâr ettikleri bildiriliyor. Ehl-i Kitabın insaflı olanları hakkında bazı âyetlerde bilgi verilmişti:

121.Kendilerine kitabı verdiğimiz kimseler onu, okumasının-izlemesinin hakkını vererek okurlar-izlerler. İşte onlar, ona iman ederler. Her kim de Kitabı bilerek reddederse, işte onlar zarara uğrayanların ta kendileridir.(Bakara/121)

 
107,108.De ki: “Siz Kur’ân’a ister inanın, ister inanmayın; şu daha önce kendilerine bilgi verilenler; Kur’ân onlara okunduğunda onlar, boyun eğip teslimiyet göstererek çeneleri üstü kapanırlar. Ve “Rabbimiz her türlü kusurdan arınıktır. Rabbimizin vaadi kesinlikle gerçekleşecektir” derler.”
109.Ve onlar, ağlayarak çeneleri üstü kapanırlar. Ve Kur’ân, onların saygılarını, alçak gönüllüğünü artırır. (İsrâ/107-109)

 
199.Şüphesiz ki Kitap Ehlinden, Allah’a inananlar, size indirilene ve kendilerine indirilene –Allah’a samimiyetle saygı duyanlar olarak– inananlar da vardır. Onlar, Allah’ın âyetlerini az bir değere değişmezler. İşte onlar, ücretleri Rableri katında olanlardır. Şüphesiz Allah, hesabı çabuk görendir.(Âl-i İmrân/199)

   
Ayrıca Âl-i İmrân/114′te Ehl-i Kitabın hepsinin aynı olmadığı bildirilmişti. Bunlardan başka birçok âyette [Bakara/62, Mâide/82-83, Ahkâf/10, En‘âm/114, Kasas/52-53] bu durum beyân edilmiştir.


Bu bildiriden sonra Rasûlullah’a tüm insanlara kendi konumunu, Ben ancak Allah’a kulluk etmekle ve O’na şirk koşmamakla emrolundum. Ben yalnızca O’na davet ediyorum, dönüşüm de yalnız O’nadır diyerek ilan etmesi emrediliyor.


Daha sonra yine Rasûlullah’a birtakım bilgiler, öğütler veriliyor ve öneriler yapılıyor:

• Biz, Kur’ân’ı Arapça bir hüküm [mükemmel bir yasa] olarak indirdik. Eğer sana gelen ilimden sonra onların hevâlarına uyarsan, Allah’tan sana bir yakın kimse ve bir koruyucu yoktur.

• Onlara vaat ettiğimizin bir kısmını sana göstersek yahut seni vefat ettirsek, şüphesiz yine de sana düşen sadece tebliğ etmektir. Bize düşen de hesap görmektir.

• Onlar Bizim yeryüzüne geldiğimizi, onu etrafından noksanlaştırdığımızı görmediler mi? Allah, hükmeder. O’nun hükmünü engelleyecek hiçbir kimse yoktur. O, hesabı çok hızlı görendir.

• Onlardan önceki kimseler de hileler yapmışlardı. Fakat bütün hileler [hileleri bozup cezalandırmak] Allah’a aittir. O, her nefsin ne kazandığını bilir. Bu yurdun âkıbetinin kim için olduğunu kâfirler de yakında bilecekler.

• Şu küfretmiş olan kişiler, “Sen, gönderilmiş [elçi] değilsin” diyorlar. De ki: “Benimle sizin aranızda en iyi tanık olarak Allah ve yanında Kitab’ın bilgisi bulunan kişi yeter.”


Burada Rasûlullah’a yönelik zikredilen görevler birçok kez (Yûnus/15, Zümer/11-16, En‘âm/56-57, Mü’min/66, Kehf/110)  beyân edilmişti:


37. âyette, Ve Biz böylece onu [Kur’ân'ı] Arapça bir hüküm [mükemmel bir yasa] olarak indirdik. Ve eğer sana gelen ilimden sonra onların hevâlarına uyarsan, Allah’tan sana bir yakın kimse ve bir koruyucu yoktur buyurularak Rasûlullah; müşriklerin, münâfıkların ve Ehl-i Kitabın hevâlarına uymaktan, onlara taviz vermekten menedilmiştir. Bu husus birçok kez  (Mâide/48-49,  En‘âm/148-150, Şûrâ/14-15, 10, Câsiye/17-19, Mâide/48-49, En‘âm/148-150, Şûrâ/14-15, 10, Câsiye/17-19) vurgulanmıştı.


41. âyetteki, Ve onlar, şüphesiz Bizim yeryüzüne geldiğimizi, onu etrafından noksanlaştırdığımızı görmediler mi? İfadesinin anlattığı yeryüzünün sürekli küçülüşü ve döndükçe kutuplardan basıklaşma olayı ile ilgili Bilim- Teknik kitaplarında ayrıntılı bilgi bulunmaktadır. Oralardan ayrıntılı olarak okunmasını öneririz.


42. âyette, Onlardan önceki kimseler de hileler yapmışlardı. Fakat bütün hileler [hileleri bozup cezalandırmak] Allah’a aittir. O, her nefsin ne kazandığını bilir. Bu yurdun âkıbetinin kim için olduğunu kâfirler de yakında bilecekler ifadesiyle inkârcılar tehdit edilmişlerdir. Zira Allah’a karşı hiçbir plân ve tuzak işlemez:


50.Ve onlar, böyle bir tuzak kurdular, şüphesiz Biz de onların farkında olmadığı bir ceza ile cezalandırdık.
51.İşte bak! Onların tuzaklarının âkıbeti nice oldu, şüphesiz Biz onları ve toplumlarını toptan yerle bir ettik. 52.İşte, onların, şirk koşmak sûretiyle işledikleri yanlışlar yüzünden çatıları çöküp ıpıssız kalmış evleri. Hiç şüphesiz ki bunda, bilen bir toplum için bir alâmet/gösterge vardır.(Neml/50-52)


 
43. âyette müşrikler, Sen gönderilmiş [elçi] değilsin demişlerdir, ki kâfirlerin elçileri yalanlaması yeni bir şey değildir:

27.Buna karşılık, toplumunun kâfirlerinin; Allah’ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmişolanlarının ileri gelenleri: “Biz seni sadece bizim gibi sıradan bir insan olarak görüyoruz. Sana sığ görüşlü aşağı tabakalarımızdan/ ayak takımımızdan başkasının uyduğunu görmüyoruz. Sizin bizim aleyhimize bir fazlalığınızı da görmüyoruz. Tam tersine biz, sizi yalancılar sanıyoruz” dediler.(Hûd/27)

 
Müşriklerin bu iddiasına karşı Allah da Elçisi’ne, Benimle sizin aranızda en iyi tanık olarak Allah ve yanında Kitab’ın bilgisi bulunan kişi yeter demesini emretmektedir, ki bunun detayı, Rahmân ve İnsan sûrelerindedir. O nedenle bağlantıya dikkat edilmelidir.*



*İşte Kuran, Rad Suresi




Yorumlar - Yorum Yaz
Site Haritası
Takvim