• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Kur'an İncelemeleri

 
Site Menüsü

112Maide Suresi 1-2









Hatalı Çevrilen Ayetler



Maide Suresi 1-2




Hatalı Çeviri:
1. Ey iman edenler! Akitleri(n gereğini) yerine getiriniz. İhramlı iken avlanmayı helal saymamak üzere (aşağıda) size okunacaklar dışında kalan hayvanlar, sizin için helâl kılındı. Allah dilediğine hükmeder.  
2. Ey iman edenler! Allah'ın (koyduğu, dinî) işaretlerine, haram aya, (Allah'a hediye edilmiş) kurbana, (ondaki) gerdanlıklara, Rablerinin lütuf ve rızasını arayarak Beyt-i Haram'a yönelmiş kimselere (tecavüz ve) saygısızlık etmeyin. İhramdan çıkınca avlanabilirsiniz. Mescid-i Haram'a girmenizi önledikleri için bir topluma karşı beslediğiniz kin sizi tecavüze sevketmesin! İyilik ve (Allah'ın yasaklarından) sakınma üzerinde yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzerine yardımlaşmayın. Allah'tan korkun; çünkü Allah'ın cezası çetindir.




Doğru Çeviri:
1.Ey iman etmiş kimseler! Sözleşmeleri yerine getirin. Siz, dokunulmaz iken [hac/yüksek ilâhîyat eğitimini sürdürürken] avlanmayı helal görmeksizin, size okunacaklar hariç, dört bacaklı, iki tırnaklı, geviş getiren ve ot yiyen hayvanların kusursuzları/gerdanlıksızları size helal kılındı. Şüphesiz Allah, dilediğini hükmeder; dilediği yasayı koyar.
2.Ey iman etmiş kimseler! Allah’ın alâmetlerine, haram aya, hedye/hac yapanlara yiyecek yollamaya, hediye etmeye, gerdanlıklarına [hac yapanların/orada yüksek ilâhîyat eğitimi için bulunanların yemesi için gönderilen hayvanlara konulan işaretlerine] ve Rablerinden lütuf ve rıza bekleyerek Beytü’l-Haram’a/hac görevi yapmak isteyenlere saygısızlık etmeyin. Dokunulmazlığınız kalktığında/hac göreviniz bittiğinde de avlanın. Sizi Mescid-i Haram’dan çevirdiklerinden dolayı bir topluma karşı olan kininiz, sizi saldırıya da sevk etmesin. Ve “iyi adam”lık ve Allah’ın koruması altına girme üzerinde yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzerinde yardımlaşmayın. Ve Allah’ın koruması altına girin. Hiç şüphesiz Allah, azabı/kovuşturması çok çetin olandır.




Gâyet açık olan bu âyetlerde birtakım emirler verilmekte, ilkeler belirlenmekte ve mü’minlere bunlara harfiyen uymaları emredilmekte; aksi davrananların ise cezalandırılacağı tehditkâr ifadelerle beyân edilmektedir. Burada ortaya konan ilkeler şöyle sıralanabilir:

• Mü’minler, sözleşmeleri yerine getirmelidir.

• Mü’minler, hacc esnasında avlanmamalıdırlar. (Haccı eda ettikten sonra avlanabilirler.)

• Kur’ân’da yasaklananlar dışında, en‘âmın [dört bacaklı iki tırnaklı, geviş getiren ve ot yiyen hayvanların] kusursuzları/gerdanlıksızları mü’minlere helâldir, onlardan yiyebilirler.

• Mü’minler, Allah’ın alâmetlerine, haram aya, hedylere, gerdanlıklarına ve Rabb’lerinden lütuf ve rıza bekleyerek Beytu’l-Harâm’ı [Ka‘be'yi] kastedenlere [hacc görevi yapmak isteyenlere] saygısızlık etmemelidirler.

• Mü’minler, kendilerini Mescid-i Harâm’dan çevirenlere duydukları kin nedeniyle saldırganlık etmemelidirler.

• Mü’minler, iyilik ve takvâ üzerinde yardımlaşmalı, günah ve düşmanlık üzerinde yardımlaşmamalıdır.

• Mü’minler, Allah’a takvâlı davranmalıdır.


Görüldüğü üzere bu ilkelerin ilki, sözleşmelerin yerine getirilmesidir. Kur’ân, bunun üzerinde hassasiyetle durmuş (Bakara/40, 177, Mâide/89, Nahl/91, Mü’minûn/8, Felâk/1-5) ve bunu tekrar tekrar vurgulamıştır.


Şe‘âirillâh kelimesi, özel anlamıyla “büyük baş hayvanlar”ı, genel anlamıyla ise “yeryüzündeki tüm varlıklar”ı kapsar. Dolayısıyla Allah insanlardan, büyük baş hayvanlara özen göstermelerini ve canlısı-cansızı ile doğaya zarar vermemelerini istemiştir. Ayrıca, büyükbaş hayvanların şeair olduğu hususunda Hacc/36′ya bakılabilir.


Âyette, “Size en‘âm helâl kılındı” denmeyip, بهيمة[behîme] sözcüğü ile izafet yapılarak, Size behîmetu’l-en‘âm helâl kılındı denilmiştir. Bu terkip, genellikle görmezlikten gelinerek ibare, “Size en‘âm helâl kılındı” diye çevrilegelmiştir. En‘âm sözcüğü hakkında daha evvel ( En’am/141- 145, Nahl/5- 8 ve Ya Sin/71, 72) açıklama yapmıştık.


Kimileri, behîme kelimesine, “ceylan, vahşi sığır”, “en‘âm’ın karnındaki yavruları” gibi anlamlar yüklemişlerdir. Bu terkibin doğru anlaşılabilmesi için sözcüğün anlamının iyi bilinmesi gerekir:


BEHÎME
بهيم [behîm], “tek renk olup içine beyaz, siyah vs. gibi başka renk karışmamış olan” demektir. Ayın, hiç doğmadığı üç geceye بُهَم [bühem] denir. Ebû Ubeyd şöyle demiştir: “بُهم [bühm], körlük, şaşılık, topallık, uyuzluk gibi hastalığı olmayan” demektir,1 ki bu da, “kusursuz, lekesiz, damgasız” demektir. Buradan gelen mübhem sözcüğü de, “üzerine hiçbir işaret konulmamış, leke sürülmemiş, damga vurulmamış, o nedenle, anlaşılmayan, içinden çıkılmayan, kime ait olduğu bilinmeyen” demektir.


Buradan hareketle behîmetu’l-en‘âm’ı, iki şekilde anlamak mümkündür:

A) Behîmetu’l-en‘âm, “damgasız, gerdanlıksız olan [hacc için hediye yapılmamış, tahsis edilmemiş, işaret konulmamış] hayvanlar.”
Buna göre anlam şöyle olur: Hacc görevini sürdürenler, gerdanlıklılardan yemek zorunda değiller, işaretsiz olanlardan da yiyebilirler.

B) Söz konusu en‘âm’ın/hayvanın behimliği [lekesizlik ve damgasızlığı]; “sağlıklı olması, kör, topal, uyuz vs. olmaması”dır. Buradan da, hacc esnasında salgın hastalığa maruz kalmamak, sağlığı korumak için bu hayvanların en sağlıklılarının yenilmesinin öngörüldüğü anlaşılır. Hacc ortamının kalabalık olması hasebiyle, insan ve çevre sağlığı açısından bu anlam tercihe daha şayandır.*



*İşte Kuran, Maide Suresi




Yorumlar - Yorum Yaz
Site Haritası
Takvim