• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Kur'an İncelemeleri

 
Site Menüsü

39Araf Suresi 54





Hatalı Çevrilen Ayetler


Araf Suresi 54




Hatalı Çeviri:

54.Şüphesiz ki Rabbiniz, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra Arş'a istivâ eden, geceyi, durmadan kendisini kovalayan gündüze bürüyüp örten; güneşi, ayı ve yıldızları emrine boyun eğmiş durumda yaratan Allah'tır. Bilesiniz ki, yaratmak da emretmek de O'na mahsustur. Âlemlerin Rabbi Allah ne yücedir!




Doğru Çeviri:
54.Şüphesiz ki sizin Rabbiniz, gökleri ve yeri altı evrede oluşturan, sonra en büyük taht üzerinde egemenlik kuran, gündüzü, durmadan kovalayan gece ile bürüyen ve güneş, ay ve yıldızları emrine boyun eğmiş olarak yaratan Allah’tır. İyi biliniz ki oluşturma ve sistemler kurup yürütme sadece O’na özgüdür. Âlemlerin Rabbi olan Allah, ne cömerttir!


GÖKLERİN ve YERYÜZÜNÜN YARATILMASI: Âyette geçen الخلق[halk] sözcüğü, Alak suresinde açıkladığımız üzere, “yoktan var etme” anlamında olmayıp; “takdir etmek, şekil vermek, düzene sokmak, oluşturmak” anlamındadır. Dolayısıyla, Rabbimizin gökleri ve yeryüzünü yaratmasından onlara şekil verdiği, onları düzene soktuğu anlaşılmalıdır. Elbette ki her şeyi yoktan var eden de Yüce Allah’tır. Ancak Rabbimizin bu ifadede halk sözcüğünü kullanması, bize göre, göklerin ve yeryüzünün araştırılarak incelenmesini, elde edilecek bulgulardan yola çıkılarak “eserden müessire ulaşma” yöntemiyle, evrene düzen veren programlayıcının da Kendisi olduğunun bilinmesini istemesinden dolayıdır. Bizim, Kur’ân çalışmalarımızda gökler ve yeryüzüyle ilgili tespit edilebilmiş mucizelere yer verip bu bilgileri aktarma çabamız da kullara yüklenen bu görevin bir gereğidir.
Rabbimiz birçok âyette insanların yeminle dikkatlerini çekerek Kendisine delâlet edecek kanıtları sadece göklerde ve yeryüzünde değil, enfüste [kendi iç yapımızda] de aramamızı istemiştir.

Kur’ân’da Rabbimizi tanımamıza vesile olacak deliller arasından özellikle “gökler” üzerinde fazlaca durulmuş ve göklerin halk edilişinin [düzene sokuluşunun] insanın halk edilişine göre daha büyük bir iş olduğu bildirilmiştir:
3,4.O, yedi göğü, birbiri üzerine uyumlu olarak oluşturandır. Rahmân’ın [yarattığı bütün canlılara dünyada çokça merhamet eden Allah'ın] oluşturmasında bir çatlaklık-uygunsuzluk görmezsin. Haydi, gözünü döndür, bir bozukluk görüyor musun? Sonra gözünü iki kere daha döndür. Gözün, âciz olarak ve çok bitkin olduğu hâlde sana dönecektir.(Mülk/3-4)

190-194.Göklerin ve yeryüzünün oluşturuluşunda, gecenin ve gündüzün ardarda gelişinde, elbette, ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah’ı anan; göklerin ve yerin oluşturuluşu üzerinde: “Rabbimiz! Sen, bunu boş yere oluşturmadın, Sen, tüm noksanlıklardan arınıksın. Artık bizi Ateş’in azabından koru! Rabbimiz! Şüphesiz Sen, kimi o ateşe girdirirsen artık onu kesinlikle rezil etmişsindir. Şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına işyapanlar için yardımcılardan da hiç kimse yoktur. Rabbimiz! Şüphesiz ki biz, “Rabbinize inanın!” diye çağıran bir nidacıyı duyduk ve hemen inandık. Rabbimiz! Artık bizim günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört ve bizi “iyi adamlar” ile birlikte, geçmişte yaptıklarımızı ve yapmamız gerekirken yapmadıklarımızı bir bir hatırlattır/öldür. Rabbimiz! Ve bize, elçilerin üzerine vaat ettiğin şeyleri ver, kıyâmet günü bizi rezil etme. Şüphesiz Sen, verdiğin sözden dönmezsin” diye iyiden iyiye düşünen kavrama yetenekleri olanlar için nice alâmetler/göstergeler vardır.(Âl-i İmrân/191)

57.Elbette göklerin ve yerin oluşturulması, insanların oluşturulmasından daha büyüktür. Ama insanların çoğu bilmiyorlar.(Mümin/57)

Demek ki, gökler araştırılıp incelendiğinde, insanın yaratılışındakine göre daha büyük bir ihtişamla karşılaşılacak, o ihtişama bakılarak da yaratıcının muhteşemliği daha iyi anlaşılacaktır. Eserlerindeki ihtişama bakarak yaratıcının muhteşemliğini tanıyan herkes, idrak edebildiği o muhteşemlik hissine uygun olarak yaratıcı güce bir isim koyacaktır. Konulacak bu isim ne olursa olsun, tüm güzel isimler Allah içindir. Göklerdeki ve duyularımızla algılayabildiğimiz her şeydeki ihtişamı yaratan, düzene koyan, bizim de Rabbimiz olan Allah’tır. O, bizi de yaratan ve bir programa göre yönetendir.

ALTI GÜN: Kaf/38′in tahlilinde ayrıntılı olarak açıkladığımız gibi, altı gün “altı evre” demektir. Bu ifade ile evrenin ve ona bağlı olarak dünyanın oluşması ve mevcut düzene girmesindeki evreler kastedilmiştir. Kur’ân’da birçok yerde geçen “altı gün” ifadesi, bize göre Kur’ân’ın mucizelerindendir ve bilim hâlen bu evreleri araştırmakla meşguldür.

ARŞA İSTİVA: Müteşâbih bir anlatım olan arşa istiva etme ifadesi, lâfzen “arşın üstüne kurulmak”, mecâzen de “en büyük makama sahip olmak, en büyük gücü elinde bulundurmak” anlamına gelir.[41] Allah’ın mekândan münezzeh olduğu birçok âyetle bildirildiğine ve aklen de böyle olduğu sabit olduğuna göre, bu ifadede sözcüklerin “hakikat” manalarının murat edilmiş olması mümkün değildir. Dolayısıyla Allah’ın arşa istiva etmesi, Allah’ın en büyük makama sahip olduğunu ve en büyük gücü elinde bulundurduğunu ifade etmektedir.

YARATMA ve EMRİN ALAH’A ÖZGÜ OLMASI: Konumuz olan âyetin tahliline başlanırken “yaratma” sözcüğü ile ilgili bilgi verildiği için, burada kısaca emr sözcüğü üzerinde durulacaktır.
Hem “buyruk”, hem de “iş” anlamına gelen emr sözcüğü, burada “buyruk” anlamıyla ele alınırsa, emrin sadece Allah’a özgü olması ifadesi de “Allah’ın yarattıklarına emirler vermesi, onları yönetmesi” anlamına gelir. Bu durumda âyetteki ifadeden de, “Allah’ın yaratıklarını Kendisinin yöneteceği, kimseyi kimseye yönettirtmeyeceği” anlamı çıkar.

Eğer emr sözcüğü “buyruk” değil de “iş” anlamıyla ele alınırsa, âyetteki ifadeyle Allah’ın yaratmaya başlamadan önceki irâdeleri, vahiy, melek indirme gibi işlerinin kastedildiği anlaşılır.

Biz bu iki anlamdan herhangi birine öncelik vermeden her ikisini de birlikte değerlendirmenin daha uygun olacağı kanısındayız:
85.Ve sana vahiyden soruyorlar. De ki: “Vahy, Rabbimin işindendir. Size ise az bilgiden başka bir şey verilmemiştir.”(İsrâ/85)

82.Şüphesiz ki O, bir şeyi dilediğinde, O’nun buyruğu/işi o şeye “Ol!” demektir; o da hemen oluverir.(Yâ-Sîn/82)

40.Biz bir şeyi dilediğimiz zaman, Bizim ona sözümüz sadece “Ol!” dememizdir. O da hemen oluverir.(Nahl/40)

40.Allah, sizi oluşturan, sonra size rızık veren, sonra sizi öldüren ve sizi diriltendir. Hiç sizin ortak koştuklarınızdan, bunlardan birini yapacak kimse var mı? Allah, onların ortak koştuklarından arınık ve çok yücedir.(Rûm/40)

MUSAHHAR: Bu ifade, “Allah’ın programına karşı duramayan” anlamına gelir[42] ki buradan, güneş, ay ve yıldızların O’nun programı dışına çıkamadıkları, çıkamayacak özellikte yaratıldıkları anlaşılır.

11.Sonra duman hâlinde bulunan göğe yerleşti/ egemenlik kurdu da ona ve yeryüzüne, “İsteyerek veya istemeyerek gelin!” dedi. İkisi de, “Biz isteyerek geldik” dediler.(Fussılet/11)*




*İşte Kuran, Araf Suresi

Yorumlar - Yorum Yaz
Site Haritası
Takvim