183. âyette orucun, geçmiş toplumlara farz kılındığı gibi bize de faz kılındığı bildirilmiş, fakat zamanı ve hükümleri hakkında bilgi verilmemişti. Bu âyette ise orucun zamanı ve oruçla ilgili hükümler beyân edilmiştir. Bu âyete göre;
* Oruç Ramazân ayında tutulmalıdır.
* Ramazân ayında hastalık veya sefer üzerinde bulunmak nedeniyle oruç tutamayanlar RAMAZAN AYI içinde hasta ve seferde olmadığı diğer günler sayısınca oruçlu olmalıdır.
Görüldüğü üzere, Müslümanlara emredilen oruçta, geçmiş toplumlardaki gibi fidye yoktur. Âyetteki, Allah, size kolaylık diler, size zorluk dilemez ifadesinden anlaşılacağına göre bu, Allah'ın Müslümanlara bir lütfudur. Âyetlerde orucun bozulmasına ve bunun neticesine dair herhangi bir açıklama yoktur. Bu konu hakkında oruç pasajının sonunda açıklama yapılmıştır.
185. ayette “ لِتُكْمِلُوا litükmilü” buyurulmaktadır. Ama ne var ki tüm mealler bunu “لتتمموا litütmimü (tamamlayınız)” anlamında tercüme edilmektedirler. Yani eksik orucu ramazan sonrasındaki günlerde otuza tamamlama; kaza etme anlamında sunulmaktadır. Halbuki “ إكمال ikmal” ile “ إتمام itmam” sözcükleri anlam olarak birbirinden farklıdır. Şöyle ki:
“ كمال İkmâl” sözcüğü, kemal, kökünden olup if’âl babındandır. Bu kalıptaki anlamı, “mükemmel hale getirmek; kusursuzlaştırmak, en yüksek değere ulaştırmak, olgunlaştırmak” demektir. Bu sözcük, Kur’an’da Maide/3 ve Bakara/ 185 olmak üzere iki ayette yer alır.
“ إتمام İtmâm”, ise “eksikleri; sayı ve parça yönünden tamamlama” demektir. Kur’an’ın; Kasas/ 27, A’raf/ 142, Bakara/ 124, 150, 233,187, 196, Yusuf/ 6, Maide/ 6, Tevbe/ 4, 32, Nahl/ 81, Fetih/ 2, Tahrim/ 8. âyetlerinde görülebilir.
Bu iki sözcük, farklı kalıplarıyla (tâm, tamâm, itmâm, mütimm; kemâl, kemâlât, kâmil, ikmâl) Türkçemizde de kullanılmaktadır.
Demek oluyor ki oruç Ramazan ayına özgü bir ibadettir. Hasta ve seferde olanlar oruç tutmazlar. Seferde ve hasta olanlar, Ramazan ayının içinde hasta ve seferde olmadıkları gün sayısınca (3, 5, 15, 20; her ne kadar gün olursa) oruçlu olacaktır. Allah kolaylık vermiştir. Oruca kolaylık sağlanmasının (fidyenin olmayışı, yolda olanlara ve hasta olanlara ruhsat verilmesi) sebeplerinden biri de orucun yarım yamalak, baştan savma kabilinden olmayıp mükemmel; amaca uygun, en yüksek değerde yerine getirilmesi gerektiğidir. Yoksa diğer zamanlarda Ramazan ayının gün sayısına (örneğin 29-30) tamamlanması; kaza edilmesi değildir.
Bu sözcüklerin her ikisi tek bir ayette; Mâide/ 3’de yer almıştır. Orada görüleceği üzere anlamları yukarıda açıkladığımız gibidir yani birbirinden farklıdır.
Maide /3
…..اَلْيَوْمَ اَكْمَلْتُ لَكُمْ د۪ينَكُمْ وَاَتْمَمْتُ عَلَيْكُمْ نِعْمَت۪ي…..
…. Bugün dininizi sizin için kemale erdirdim; en yüksek dereceye ulaştırdım, size nimetimi tamamladım; eksik bir şey bırakmadım. …. *