• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Kur'an İncelemeleri

 
Site Menüsü

87Bakara Suresi 144







Hatalı Çevrilen Ayetler



Bakara Suresi 144




Hatalı Çeviri:
144. (Ey Muhammed!) Biz senin yüzünün göğe doğru çevrilmekte olduğunu (yücelerden haber beklediğini) görüyoruz. İşte şimdi, seni memnun olacağın bir kıbleye döndürüyoruz. Artık yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. (Ey müslümanlar!) Siz de nerede olursanız olun, (namazda) yüzlerinizi o tarafa çevirin. Şüphe yok ki, ehl-i kitap, onun Rablerinden gelen gerçek olduğunu çok iyi bilirler. Allah onların yapmakta olduklarından habersiz değildir.




Doğru Çeviri:
144.Biz, senin Bizden ne beklemekte olduğunu kesinlikle görüyoruz. Artık seni hoşnut olacağın bir hedefe/stratejiye çevireceğiz. Haydi, yüzünü Mescid-i Harâm’a/dokunulmaz eğitim-öğretim kurumuna çevir; aklın fikrin hep eğitim-öğretimde olsun. Siz de, nerede olursanız olun, yüzünüzü onun tarafına çevirin! Kendilerine Kitap verilmiş olan kimseler de kesinlikle, şüphesiz onun, Rabbinden gelen bir gerçek olduğunu bilirler. Ve Allah, onların yapıp durduklarından habersiz, bilgisiz değildir.




Bu âyette, Rasûlullah’ın bazı sıkıntılarının giderileceği, o’nun da hoşnut olacağı müjdesi verilirken, hedef ve stratejileri tam olarak açıklanmamakla beraber yeni kıbleye işaret edilerek, önce Peygamberimize sonra da tüm Müslümanlara yüzlerini “Mescid-i Harâm yönü”ne çevirmeleri emredilmiştir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, yüzlerin “Mescid-i Harâm”a değil, “Mescid-i Harâm yönüne” çevrileceğidir.


Âyetteki yüz ifadesi, sadece “sima” anlamındaki yüz değil, “tüm benlik ve varlık”tır. Çünkü yüz, Arapça’da “cüz’iyyet mecaz-ı mürseli” sanatı gereğince, –vesikalık bir fotoğrafın insanın kimliğini temsil etmesi gibi– canlı varlıkların en belirleyici organıdır. Yüzün semaya evirilip çevrilmesi ise, “dua etmek, beklenti içinde olmak” demektir. Bu ifadedeki semâ ile evrenin; yaratıkların ötesi; “en üst nokta” kasdedilmiştir.[9] Zira insan dua ederken, fıtraten ellerini havaya doğru kaldırır, sıkıntıya düştüğünde de yüzünü semaya çevirir. Örfte de, olağan dışı olaylar için “gökten düştü” tabiri kullanılır. Allah’tan gelen din ve kitaplara da, “semavî dinler, semavî kitaplar” denir. Dolayısıyla, Peygamberimizin yüzünü semaya çevirmesi, tüm benlik ve varlığıyla Allah’a yönelerek dua etmesini ifade eder.



Konumuz olan âyetle ilgili klâsik anlayışlara bir göz atalım:

Hoşnut olacağın, “seveceğin” anlamındadır. es-Süddî der ki: “Hz. Peygamber Beytu’l-Makdis’e doğru namaz kıldığında başını semaya doğru kaldırır, kendisine neyin emrolunacağına bakardı. Ka‘be’ye doğru namaz kılmayı seviyor ve arzu ediyordu. Bunun üzerine Yüce Allah, Biz yüzünü göğe doğru evirip çevirdiğini görüyoruz buyruğunu indirdi.” Ebû İshâk da el-Berâ’dan şöyle dediğini rivâyet etmektedir: “Rasûlullah (s.a) Beyt-i Makdis’e doğru onaltı ya da onyedi ay süreyle namaz kıldı. Rasûlullah (s.a) kıblesinin Ka‘be’ye doğru döndürülmesini arzu ediyordu. Bunun üzerine Yüce Allah, Biz yüzünü göğe doğru evirip çevirdiğini görüyoruz buyruğunu indirdi.”[10]

Hz. Peygamber (s.a) Beyt-i Makdis’e dönmekten hoşlanmıyor, Ka‘be’ye yönelmeyi arzuluyordu. Ne var ki, bunu diliyle belirtmiyordu, bu sebeple de yüzünü gökyüzüne döndürüyordu. İbn Abbâs’tan Hz. Peygamber’in şöyle dediği rivâyet edilmiştir: “Ey Cebrâîl! Allah’ın beni Yahûdilerin kıblesinden başka bir kıbleye döndürmesini arzuluyorum.. Çünkü oraya yönelmekten artık hoşlanmıyorum.” Bunun üzerine Cebraîl o’na, “Ben de senin gibi bir kulum; bunu Rabbinden iste!” dedi. Artık bundan sonra Hz. Peygamber Cebrâîl’in, istediği şeyi getireceğini umarak, devamlı göklere doğru bakıyordu. İşte bu sebeple Cenâb-ı Hakk bu âyeti indirdi.[11]

İbn Merdûyeh Kâsım el-Ömerî’nin İbn Abbâs’tan naklettiği hadîsi rivâyet ederek der ki: “Rasûlullah (s.a) Kudüs’e doğru namazı kıldıktan sonra selâm verdi ve başını semaya kaldırdı. O esnada Allah Teâlâ’nın, Yüzünü Mescid-i Harâm tarafına çevir âyeti nâzil oldu. Cebrâîl (a.s) o’na rehberlik ederek, yüzünü Ka‘be’nin oluk tarafına döndürdü.” Hâkim,Müstedrek‘inde Ya‘lâ ibn Atâ kanalıyla Şu‘be’nin naklettiği hadîste Yahyâ ibn Kumta der ki: “Ben Abdullah ibn Amr’ı Mescid-i Harâm’da oluk hizasında otururken gördüm ve o, Şimdi seni hoşnut olacağın bir kıbleye çevireceğiz âyetini okudu. Sonra bunun Ka‘be’nin oluğu olduğunu söyledi.”
Hâkim der ki: “Bu hadîsin isnadı sahihtir. Ancak Buhârî ve Müslim onu tahrîc etmemiştir. Bu hadîsi İbn Ebî Hatim Hasan kanalıyla Huşeym ve Ya‘lâ ibn Atâ’dan nakleder.” Başkaları da böyle demişlerdir. Nitekim Şâfiî merhumun iki görüşünden birisi böyledir. Buna göre maksad, kıble’nin kendisini tutturmaktır. Şâfiî’nin diğer görüşüne göre –ki ekseriyet bu kanâattedir– maksad yönelmedir.
Hâkim, Muhammed ibn İshâk kanalıyla Hz. Ali’den (r.a) nakleder ki: Yüzünü Mescid-i Harâm tarafına çevir âyeti konusunda“o yöne” demiştir. Ve ardından da, “Bu hadîsin isnadı sahihtir, ancak Buhârî ve Müslim tahrîc etmemişlerdir” der. Bukanâat Ebu’l-Âliye, Mücâhid, İkrime, Sa‘îd ibn Cübeyr, Katâde, Rebî ibn Enes ve diğerlerinin görüşüdür. Bir başka hadîste vârid olduğuna göre; kıble doğu ile batı arasıdır.
Ebû Nuaym der ki: Bize Züheyr, Berrâ’dan nakletti ki: “Rasûlullah (s.a) onaltı veya onyedi ay boyunca Kudüs’ü kıble edindi. Ancak içinden Ka‘be’nin kıble olmasını istiyordu. O, ikindi namazını kıldı. Beraberinde bir de topluluk vardı. Onunla beraber namaz kılanlardan bir kişi çıktı. Ve bir mescid halkına rastladı ki onlar rükû’da idiler. Adam, ‘Allah adına şâhidlik ederim ki ben Rasûlullah (s.a) ile Mekke yönüne doğru namaz kıldım’ dedi. Bunun üzerine onlar oldukları gibi Mekke yönüne döndüler.”
Abdurezzâk der ki: Bize İsrâîl… Berrâ’dan nakletti ki: “Rasûlullah (s.a) Medîne’ye geldiğinde onaltı veya onyedi ay boyunca Kudüs’e doğru namaz kılmıştır. Ancak Rasûlullah (s.a) Ka‘be’ye yöneltilmesini arzuluyordu. Nihâyet, Doğrusu Biz senin yüzünün semâya doğru çevrilip durduğunu görüyoruz… âyeti nâzil oldu ve böylece Ka‘be’ye çevrildi.”
Nesâî de, Sa‘îd ibn el-Muallâ’dan nakleder ki, o şöyle demiştir: Biz Rasûlullah (s.a) devrinde erkence mescide giderdik ve mescidde namazımızı kılardık. Bir gün mescide uğradık. Rasûlullah (s.a) minberde oturuyordu. Ben dedim ki: “Yeni bir şey olmuş ki Rasûlullah minberde oturuyor.” O sırada Rasûlullah (s.a), Doğrusu Biz senin yüzünün semâya doğru çevrilip durduğunu görüyoruz… âyetini okudu. Âyeti bitirince arkadaşıma, “Rasûlullah (s.a) minberden inmeden önce gel iki rekat namaz kılalım da ilk namaz kılanlar biz olalım” dedim. Arka arkaya geçtik ve iki rekat namaz kıldık. Sonra Rasûlullah (s.a) minberden indi ve insanlara namaz kıldırdı. O gün kılınan Öğle namazı idi. İbnMerdûyeh Abdullah ibn Ömer’den nakleder ki: Rasûlullah’ın (s.a) Ka‘be’ye doğru yönelerek kıldığı ilk namaz Öğle namazıdır ve o orta namazdır. Ancak meşhur olan görüş Rasûlullah’ın Ka‘be’ye doğru yönelerek kıldığı ilk namazının İkindi namazı olduğudur. Bu sebeple haber Kuba halkına gecikmeli olarak ancak Sabah namazında ulaşmıştır.[12]



Ne konumuz olan âyette, ne de pasajdaki diğer âyetlerde, salât veya namaz [tazarrulu dua] ifadesi olmadığı hâlde, yüzün Mescid-i Harâm yönüne çevrilmesi, “Müslümanların, namazda Mescid-i Harâm yönüne dönmeleri” olarak anlaşılmış ve asırlardır bu şekilde uygulanmıştır. Bizce, ihânet olan bu anlayış ve uygulama, dini bozma girişiminden başka bir şey değildir.*




*İşte Kuran, Bakara Suresi





Yorumlar - Yorum Yaz
Site Haritası
Takvim