• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Kur'an İncelemeleri

 
Site Menüsü

76Tur Suresi 1-8




Hatalı Çevrilen Ayetler



Tur Suresi 1-8




Hatalı Çeviri:
1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8. Tûr'a, yayılmış ince deri üzerine satır satır yazılmış Kitab'a, Beyt-i Ma'mûr'a, yükseltilmiş tavana, dolu denize andolsun ki, Rabbinin azabı mutlaka vuku bulacaktır. Ona engel olacak hiçbir şey yoktur.



Doğru Çeviri:
1-8.Tûr’un kaldırılışı, yayılmış ince deri üzerine satırlaştırılmış Allah’ın indirdiği tüm kitaplar,
Allah’ın ma‘mur evi; Ka‘be’yi, Fil ashâbı’na yıktırmayışı,
Âd ve Semûd toplumlarının değişime/ yıkıma uğratılışları,
Nûh toplumunun suya boğdurulması, Firavun ve yakınlarının suda boğulması, Sebe halkının sel felaketiyle cezalandırılması,
Semûd ülkesi gibi nice memleketlerin kuraklıkla, göllerinin, nehirlerinin kurutulup her yanının çölleşmesi ile cezalandırılması kanıttır ki şüphesiz Rabbinin azabı, kesinlikle vuku bulacaktır, ona engel olacak yoktur.



Sure, beş şeye kasem edilerek Allah’ın azabının kesinlikle gerçekleşeceği ve hiç kimsenin, hiçbir şeyin buna engel olamayacağı hükmünün bildirilmesiyle başlamaktadır. Ayetlerin açık ifadesi, Allah’ın azabının daha evvel yaşandığı, kimsenin buna engel olamadığı, gerektiğinde Allah’ın azabının yine vuku bulacağı ve kimsenin buna engel olamayacağı mesajını vermektedir.


Kasem pasajını iyi anlayabilmek için kasem edilen [referans verilen] olayların iyi anlaşılması gerekmektedir. Ne var ki, daha evvel Tebyinü’l-Kur’an’ın muhtelif yerlerinde de değindiğimiz gibi, değerli seleflerimiz Kur’an’daki kasem cümlelerinin birçoğuna gerekli özeni gösterememiş, bu nedenle de söz konusu kasem cümleleri ve bu cümlelerin oluşturduğu pasajlar doğru dürüst tahlil edilememiştir.


Konuyu doğru anlamamız için önce konuya ait klasik kabullerden birini naklediyoruz:
“Andolsun Tur’a” buyruğunda sözü edilen “Tur”, Yüce Allah’ın Musa (as) ile üzerinde konuştuğu dağın adıdır.
“Yayılmış sahife[ler] içinde yazılmış Kitab’a…” Bununla müminlerin mushaflardan, meleklerin de Levh-i Mahfuz’dan okuduğu Kur’ân-ı Kerim kastedilmektedir. Nitekim Yüce Allah bir başka yerde “Şüphesiz o, oldukça şeref­li bir Kur’ân’dır. Korunan bir kitaptadır (Vakıa/77, 78)” buyur­maktadır.


Bir başka açıklamaya göre, bu ifadeden maksat diğer peygamberlere indirilmiş kitaplardır. Bu kitapların her birisi, o kitabı okuyanlarca okumak maksadıyla yayıp açtıkları inceltilmiş bir deri üzerinde bulunuyordu.



Pasajda kasem edilen, yani şahit gösterilen, referans verilen olgular Allah’ın azabının kesinlikle olacağına kanıt gösterildiğine göre, yukarıdaki alıntılarda nakledilenlerin çoğunu kabul etmek mümkün olmaz. Çünkü kasem edilen olgular, bu alıntılardaki nakillerde vehme, hayale dayalı olarak anlatılmıştır. Hâlbuki verilen referanslar, gösterilen tanıklar ve kanıtlar gerçek-somut, yaşanmış ve yaşanabilir olmalıdır.


Surenin başında kasem edilerek Allah’ın azabına kimsenin engel olamayağına verilen referanslar:
1- TUR: Burada kasem Tur’un kaldırılmasınadır. Tur’un eteğinde bulundukları dönemde azmış olan İsrailoğulları, bu dağdaki patlama ile cezalandırılmıştır. Bu hem Kur’an’da, hem Kitab-ı Mukaddes’te, hem de İsrailoğulları tarihinde var olan, bilinen, inkâr edilmeyen bir olaydır. Kimse bu azaba engel olamamıştır.


Kur’an’da:
171.Hani bir zamanlar, o dağ gölgelik/şemsiye gibi iken, onlar da, dağ üzerlerine yıkılacak diye inanmışlarken Biz, onların Üst’ünü/en seçkinlerini o dağa çekmiştik/ yükseltmiştik: “Allah’ın koruması altında olmanız için size verdiğimizi kuvvetle tutun ve içindekini hatırınızdan çıkarmayın!”(Araf/171)
                                                                                                    
154-158.Ve söz vermeleri ile birlikte üstlerini/ en değerlilerini/Mûsâ’yı Tûr’a yükselttik. Ve onlara: “O kapıdan boyun eğip teslimiyet göstererek girin” dedik. Yine onlara: “Tefekkür/kulluk gününde sınırları aşmayın” dedik. Sonra da onların kendi sözlerini bozmaları, Allah’ın âyetlerine inanmamaları, peygamberleri haksız yere öldürmeleri ve: “Kalplerimiz örtülüdür/ sünnetsizdir” demeleri –aksine Allah, küfretmeleri; Kendisinin ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmeleri nedeniyle kalplerine damga vurmuştur. Onların azı dışında, inanmazlar– ve Allah’ın ilâhlığına ve rabliğine inanmamaları ve Meryem’in aleyhinde büyük bühtanlar söylemeleri; “Biz, Allah’ın Rasûlü Meryem oğlu Mesih Îsâ’yı gerçekten öldürdük” demeleri nedeniyle onlardan sağlam bir söz aldık. Oysa O’nu öldürmediler ve O’nu asmadılar. Ama onlar için, Îsâ, benzetildi. Gerçekten O’nun hakkında anlaşmazlığa düşenler, kesin bir yetersiz bilgi içindedirler. Onların zanna uymaktan başka buna ilişkin hiçbir bilgileri yoktur. O’nu kesin olarak öldürmediler. Aksine Allah O’nu, Kendine yükseltti/ derecesini artırdı. Ve Allah, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/mutlak galip olandır, en iyi yasa koyan, bozulmayı iyi engelleyen/sağlam yapandır.(Nisa/154)

                                                                                                  
Talmud’da:
“O Kutsal Varlık, Sina Dağı’nı büyük bir tekne gibi onların üstüne kaldırdı ve: “Tevrat’ı kabul ederseniz iyi olur, yoksa burası mezarınız olur” dedi.[3]


Kitab-ı Mukaddes’te:
Halk gök gürlemelerini, boru sesini duyup şimşekleri ve dağın başındaki dumanı görünce korkudan titremeye başladı.[4]


2- YAYILMIŞ İNCE DERİ [PARŞÖMEN] ÜZERİNE SATIRLAŞTIRILMIŞ KİTAP: Yazının icadı kâğıdın icadından evveldir. Tabletlerden, papirüslerden sonra yazı malzemesi olarak parşömen geliştirilmiştir. Uzun zaman korunabilmesi, elde bulundurulması nedeniyle yazılıp korunmak istenen kitaplar başka malzeme yerine ceylan derisi üzerine yazılırdı. Kutsal kitaplar da böyle yazıldı ve böyle korundu. Geçmişe ait korunmuş sahifeler, “rakk-ı menşur” denilen ceylan derilerinde yazılıdır.


Kasemin bu kitaplara yapılmış olması, onların içerisinde azmış olanların akıbetlerine dair bilgilerin varlığından dolayıdır. O kitapları okuyanlar, Rabbimizin azgınları cezalandırdığı ve kimsenin buna engel olamadığı bilgisine sahip olurlar.


3- البيت المعمور  MA’MUR EV:المعمور el-Ma’mur” sözcüğü “imar edilmiş, ömürlendirilmiş” anlamındadır. Yukarıda alıntıladığımız nakillerdeki gibi göklerde olan bir ev değildir; Mekke’deki Beytullah’tır yani Kâbe’dir. Burada referans verilen olay ise Allah’ın Kâbe’yi yıkmak isteyen düşmanları perişan ettiği “Fil Vakası”dır.
1,2.Rabbin, filli orduya nasıl etti görmedin mi/ hiç düşünmedin mi? Onların kötü plânlarını boşa çıkarmadı mı?
3-5.Ve onların üzerlerine, onlara pişmiş taşlar ile birlikte iri taneli yağmur yağdıran öbek öbek bulutlar; boran gönderdi de onları bir yenik bitki yaprağı gibi yapıverdi.(Fil/1-5)
                                                                                                    
4- YÜKSELTİLMİŞ TAVAN: Ayetteki bu ifade ile Ad ve Semud kavimlerinin helak edilişlerine dikkat çekilmiştir.
26.Şüphesiz onlardan önceki kimseler tuzak kurdular da Allah, onların duvarlarına temellerinden vurdu. Sonra da çatı tepelerinden üzerlerine çöktü. Ve onlara azap akledemedikleri bir yönden geldi.(Nahl/26) 
                                                                                                       
5- DOLDURULMUŞ/TUTUŞTURULMUŞ DENİZ: Ayetteki “مسجور Mescur” kelimesi, “ سجر scr” kökünden türetilmiştir. “Scr”, “doldurmak, akmak, suyu gitmek, sel suyuyla dolmak, fırını tutuşturmak” anlamlarındadır.[5]


Sözcüğün bu anlamları dikkate alındığında, “doldurulmuş deniz” ifadesiyle şu azapların anlaşılması mümkün olmaktadır: Nuh kavmin suya gark edilmesi, Firavun ve yakınlarının suda boğulması, Sebe’ halkının sel felaketiyle cezalandırılması, Semud ülkesi gibi nice memleketlerin kuraklıkla, göllerinin, nehirlerinin kurutulup her yanının çölleşmesi ile cezalandırılması.


90-92.Ve İsrâîloğulları’nı bol sudan/nehirden geçirdik. Ama Firavun ve askerleri azgınlık ve düşmanlıkla onları hemen izledi. Sonunda boğulma ona yetişince, “Gerçekten, İsrâîloğulları’nın inandığı Tanrı’dan başka tanrı olmadığına ben de inandım, ben de teslim olanlardanım” dedi. –Şimdi mi? Hâlbuki daha önce isyan etmiştin ve de bozgunculardan olmuştun. Artık Biz senden sonra geleceklere ibret olasın diye, bugün seni zırhınla birlikte kurtaracağız.– Ve şüphesiz insanlardan birçoğu kesinlikle Bizim âyetlerimize/ alâmetlerimize/ göstergelerimize karşı duyarsız/ilgisizdirler.(Yunus/90- 92)

                                                                                   
50.Hani bir zamanlar da Biz, bol suyu/nehiri sizin için yarıp da sizi kurtarmış, siz bakıp dururken Firavun’un yakınlarını da suda boğmuştuk.(Bakara/50)
                                                                                           
15.Andolsun ki Sebe toplumu için yurt tuttukları yerde bir alâmet/gösterge vardı: Sağdan ve soldan iki bahçe! –“Rabbinizin rızkından yiyin ve O’nun için nimetlerin karşılığını ödeyin! Ne güzel bir belde ve çok bağışlayıcı bir Rabb!”–
16.Fakat onlar yüz çevirdiler; nimetlerin karşılığını ödemediler. Biz de üzerlerine barajların selini salıverdik ve iki bahçelerini onlara buruk yemişli, ılgınlık ve içinde biraz da “sidir ağacı” bulunan iki bahçeye çevirdik.
17.Bu, onların küfretmiş; Allah’ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmişolmaları nedeniyle Bizim onları cezalandırmamızdır. Ve Biz sadece çok nankör olanları cezalandırırız.(Sebe/15-17)
                                                                                               
Ve Nuh/25, A’raf/61-64, Mülk/30, Şems/11-14.*


*İşte Kuran, Tur Suresi




Yorumlar - Yorum Yaz
Site Haritası
Takvim