• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Kur'an İncelemeleri

 
Site Menüsü

63Zuhruf Suresi 46-56



Hatalı Çevrilen Ayetler


Zuhruf Suresi 46-56



Hatalı Çeviri:
46. Andolsun biz Musa'yı âyetlerimizle Firavun'a ve onun ileri gelen adamlarına göndermiştik de Musa: Ben âlemlerin Rabbinin elçisiyim, demişti.
47. Onlara âyetlerimizi getirince, bunlara gülüvermişlerdi.
48. Onlara gösterdiğimiz her bir âyet (mucize) diğerinden daha büyüktü. Doğru yola dönsünler diye onları azaba uğrattık.
49. Bunun üzerine dediler ki: Ey büyücü! Sana verdiği ahde göre bizim için Rabbine dua et; çünkü biz artık doğru yola gireceğiz.
50. Fakat biz onlardan azabı kaldırınca, sözlerinden dönüverdiler.
51. Firavun kavmine seslendi ve şöyle dedi: «Ey kavmim! Mısır mülkü ve altımdan akıp giden şu ırmaklar benim değil mi? Hâla görmüyor musunuz?»
52. «Yoksa ben, kendisi zayıf ve neredeyse söz anlatamayacak durumda bulunan şu adamdan daha hayırlı değil miyim?»
53. «Ona altın bilezikler verilmeli veya yanında ona yardımcı melekler gelmeli değil miydi?»
54. Firavun kavmini aldattı; onlar da kendisine boyun eğdiler. Onlar yoldan çıkmış bir kavimdir.
55. Böylece bizi öfkelendirince onlardan intikam aldık, hepsini suda boğduk.
56. Onları, sonradan gelenlerin geçmişi ve bir ibret örneği kıldık.


Doğru Çeviri:

46.Ve hiç kuşkusuz Biz, Mûsâ’yı âyetlerimizle/ alâmetlerimizle/ göstergelerimizle Firavun’a ve onun ileri gelenlerine elçi gönderdik de o: “Gerçekten ben âlemlerin Rabbinin elçisiyim” demişti.
47.Sonra da Mûsâ âyetlerimizi/ alâmetlerimizi/ göstergelerimizi onlara getirince, onlar hemen âyetlere gülüverdiler.
48.Ve Bizim onlara gösterdiğimiz her bir alâmet/ gösterge bir önceki alâmetten/ göstergeden kesinlikle daha büyüktür. Ve onlar dönerler diye Biz onları azapla yakaladık.
49.Onlar da: “Ey büyücü! Sende olan ahdi/ sana verdiği söz hürmetine, bizim için Rabbine dua et. Şüphesiz biz kesinlikle kılavuzlandığımız doğru yola gireceğiz” dediler.
50.Fakat ne zaman ki azabı kendilerinden kaldırdık, o zaman onlar sözlerinden dönüverirler.
51-53.Ve Firavun, toplumunun içinde seslendi: “Ey toplumum! Mısır hükümdarlığı ve altımdan akıp giden şu ırmaklar benim değil mi? Hâlâ görmüyor musunuz? Yahut ben, şu zavallının ta kendisi olan; nerede ise meramını anlatamayan kişiden daha hayırlı değil miyim? Hem o’nun üzerine altın bilezikler atılmalı veya kendisiyle beraber sımsıkı saflar hâlinde melekler gelmeli değil miydi?” dedi.
54.Firavun kendi toplumunu etkisizleştirdi; niteliksizleştirdi de onlar da ona itaat ettiler. Şüphesiz onlar, hak yoldan çıkmış kimseler toplumu idiler.
55,56.Sonunda onlar Bizi gazaplandırdıkları zaman onları cezalandırarak adaleti sağladık. Sonra da onları topluca suda boğduk. Sonra da onları sonradan gelecekler için selef ve örnek yaptık.



Bu ayet gurubunda,  aklını kullanmayan, çevrelerindeki binlerce ayete gözünü kapayan ve bu nedenle de azabı hak edenlere Firavun ve avenesi örnek gösterilmiştir. Bu kısa anlatımda Firavun ve avenesinin politikaları ana hatlarıyla açıklanmıştır. Sonra da Mekkeli müşrik kodamanlara Firavun’dan farklarının olmadığı bildirilerek, Firavun ve avenesinin başına gelenlerin kendi başlarına da geleceği ihtar edilmiştir.


130.Ve andolsun ki Biz, Firavun sülâlesini, düşünüp öğüt alsınlar diye senelerle kuraklıklarla/ senelerce kıtlık ve ürün noksanlığı ile yakaladık. 131Sonra kendilerine iyilik geldiği zaman, “İşte bu bize aittir” dediler. Eğer kendilerine bir kötülük gelirse, Mûsâ ile yanındakilerin uğursuzluğu olarak kabul ederler. İyi bilin ki, onların uğursuzluğu Allah katındadır. Fakat onların çoğu bilmezler.  (A’raf/130)
                                                                                                           
133.Biz de belirli aralıklarla âyetler olmak üzere üzerlerine tufanı, çekirgeleri, haşereleri, kurbağaları ve kanı gönderdik. Yine büyüklük tasladılar ve bir suçlular toplumu oldular.
134.Ve ne zaman ki, bu azap üzerlerine çöktü: “Ey Mûsâ! Sana olan ahdi/ verdiği söz nedeniyle bizim için Rabbine dua et, eğer sen bizden bu cezayı kaldırırsan sana kesinlikle iman edeceğiz. Ve kesinlikle İsrâîloğulları’nı seninle birlikte göndereceğiz” dediler.
135.Ne zaman ki, ulaşacakları belli bir süreye kadar onlardan cezayı kaldırdık, derhal sözlerinden cayıveriyorlar.(A’raf/133-135)
                                                                                                                  
21-24.Sonra da Firavun, yalanladı ve karşı geldi. Sonra çabucak arka döndü. Sonra toplayıp seslendi de: “Ben, sizin en yüce Rabbinizim!” dedi.
25.Allah da, dünya ve âhiret azabıyla yakalayıverdi. (Nâziât/23- 25)
                                                                                                           
56. ayetteki “Nihayet onlar Bizi gazaplandırdıkları zaman onlardan intikam aldık [cezalandırarak adaleti sağladık]” ifadesi onların artık Allah düşmanı olduklarının beyanıdır:
33,34.Allah’a ve Elçisi’ne karşı savaşan;  bozum yapmaya teşebbüs etmiş olan ve yeryüzünde kargaşa çıkarmaya çalışanların –siz onlar üzerine güçlü olmazdan/onları yakalayıp denetim altına almazdan önce hatalarından dönenler hariç– karşılığı, ancak öldürülmeleri veya asılmaları yahut ayak ve ellerinin çaprazlama/ arka arkaya kesilmesi, ya da bulundukları yerden sürgün edilmeleridir. Bu, onlar için dünyada bir aşağılıktır. Âhirette de onlar için büyük bir azap vardır. Artık iyi bilin ki Allah, çok bağışlayan ve çok merhamet edendir. (Maide/33, 34)
                                                                                                
57.Şüphesiz Allah’a ve Elçisi’ne eziyet verenler; Allah onları dünyada ve âhirette dışlamıştır. Ve onlara aşağılayıcı bir azap hazırlamıştır.(Ahzab/57)
                                                                                                        
53. ayette Firavun’un Musa (as) hakkında sarf ettiği nakledilen “Hem onun üzerine altın bilezikler atılmalı”  şeklindeki sözü, bu şekilde süslenmenin o dönemdeki soylu kimselerin âdeti olmasından dolayıdır. Firavun ve çevresindeki yakınları o dönemde bu tür altın bileziklerle süslü idiler. Çünkü altın takılarla süslenmek, o dönemin kültüründe bir soyluluk nişanesi idi.



Kitab-ı Mukaddes’te de bu âdete ait ipuçları bulunmaktadır:
Bu öneri Firavun’a ve görevlilerine iyi göründü.
Firavun görevlilerine, “Bu adam gibi Tanrı Ruhu’na sahip birini bulabilir miyiz?” diye sordu.
Sonra Yusuf’a, “Mademki Tanrı sana bütün bunları açıkladı, senden daha akıllı ve bilgili bir adam yoktur” dedi,
”Sarayımın yönetimini sana vereceğim. Bütün halkım buyruklarına uyacak. Tahttan ötürü yalnız ben senin üzerinde olacağım.
Seni bütün Mısır’a yönetici atıyorum.”
Sonra mührünü parmağından çıkarıp Yusuf’un parmağına taktı. Ona ince ketenden giysi giydirdi. Boynuna altın zincir taktı.
Kendi yardımcısının arabasına bindirdi. Yusuf’un önünde, “Yol açın!” diye bağırdılar. Böylece Firavun ona bütün Mısır’ın yönetimini verdi.
Firavun Yusuf’a, “Firavun benim” dedi, “Ama Mısır’da senden izinsiz kimse elini ayağını oynatmayacak.”[7]*


*İşte Kuran, Zuhruf Suresi




Yorumlar - Yorum Yaz
Site Haritası
Takvim