• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Kur'an İncelemeleri

 
Site Menüsü

Kur'an'ın Tahrif Edilmediğinin Kanıtı Nedir?





Kur'an'ın Tahrif Edilmediğinin Kanıtı Nedir?



Kur'an'ı ve mushaf tarihini bilirseniz bunun tahrif olmadığını siz de bilirsiniz. Dokuz mushaf günümüze kadar korunarak gelmiştir. Az da olsa bazı katip hatalarına rağmen günümüze kadar korunarak gelmiştir. Bunu değiştirelim bile denilmedi.


Rasüllullahın çağından itibaren günümüze kadar tek bir mushaf nüshası kalmasa bile her zaman için Kur'an'ı, mushafı tek harfini bile hatasız yazdıracak, okuyacak onbinlerce, yüzbinlerce hafız geldi.


Müminler benim imanım tam demesinler, mushaf tarihi konusunda bilgi sahibi olsunlar. İbrahim peygamberin ölüleri nasıl dirilteceğini Allah'a sorduğu gibi, bu soruyu soran arkadaşımız gibi bu konuları araştırsınlar. Böylece Kur'an'ı daha iyi tanımış olurlar. İmanlarını artırırlar.


Bizim görüşümüze göre, Kur’an aşağıdaki nedenler dolayısıyla tahrife uğramamıştır:

– Kur’an lâfız, nazım ve içeriği itibariyle bir mucizedir. Bu sebeple herhangi bir eksiltme, arttırma veya değiştirme olsa, deyim yerindeyse hemen sırıtıvermektedir.

– Rabbimiz sayesinde Müslümanlar, erken dönemde harekete geçerek Kur’an’ın kitaplaşmasını gerçekleştirmişlerdir. Böylece çok eski dönemlerdeki el yazması nüshalar ile bugünkü baskıların aynı olduğu görülebilmektedir.

– İlk günden itibaren pek çok insan büyük bir zevkle, aşkla, hazla Kur’an’ı ezberine almak istemiş ve Kur’an’ın lafızlarındaki armonik özellik nedeniyle de bunu kolayca başarmıştır. Böylece tarihin her döneminde Kur’an’ı ezberinde tutan on binlerce hafız mevcut olmuş, bundan dolayı da Kur’an’ın tahrif edilme veya nüshalarının kaybolma riski hiç doğmamıştır.
– Kur’an’ın inmeye başlamasıyla birlikte, Kur’an’ın eğitim ve öğretimi de başlamıştır. Diğer dinlerde dinî eğitimin ruhanîlerin tekelinde olmasına karşılık ruhban sınıfının olmadığı İslâm’da, eğitim ve öğretim, köylü-kentli herkese yönelik olmuştur. Kur’an bir zümrenin veya bir kurumun tekelinde olmadığı gibi, ilk yıllarda bile hiçbir zaman birkaç nüshadan ibaret kalmamıştır. Çok sayıdaki nüshasıyla her Müslüman’ın evine, iş yerine, kütüphanelere, camilere, mescitlere, kitap evlerine girmiş, herkes tarafından okunmuş ve öğrenilmiştir. Böylece yaygın bir öğretim sağlanmış, kötü niyetli kişilerin kişisel boyuttaki tahrif çabaları sonuçsuz kalmıştır.

– Kur’an’ın inmeye başladığı Milâdî 610 yılı, diğer dinlerin ortaya çıkış zamanlarına göre insanlık tarihinin aydınlık bir dönemidir. Bu dönemde birçok eski medeniyet zirve noktasındadır ve olaylar artık kayda geçirilmeye başlanmıştır. Nitekim Musa ve İsa peygamberlerin varlığını ve yaşamını bazı tarihçiler kabul etmezken, peygamberimizin yaşadığı konusunda, hayatı ve kişiliği hakkında hiçbir tereddüt yoktur. Dolayısıyla peygamberimizin tek mucizesi olan Kur’an da, tereddüde yer vermeyen kayıtlarla günümüze gelmiştir.

– İslâmiyet, Musa ve İsa peygamberler zamanındaki gibi yönetilen, değişime uğratılan, mağdur, mazlum, zavallı, garip azınlıklar arasında değil, zengin, hâkim, özgür kentlerde doğmuş ve büyümüş, yöneten, değişime uğratan, güçlü toplumların dini olmuştur. İslâmiyet’in bu özelliği dolayısıyla da Kur’an’ın tahrife uğramış olması mantıklı değildir.


Yukarıda sıralanan maddeler, değişik bakış açıları ile herkes tarafından arttırılabilir.


Kıraat farlılıkları, harekeleme, noktalama, işaretleriyle ilgili olan yaklaşımlar ise işin özü ile ilgili değildir. Kur'an ile ilgili değil mushaf ile ilgili olan şeydir. Onun harekelemesi sonradan olduğundan dolayı birisinin yanlış harekelemesini bugün bile biz yanlış harekelediğini şu ayete göre ters geldiğini diyebiliyoruz.


Kur'an ve İslam programlarında harekeleme ve noktalama işaretleri ile ilgili hataları göstererek uyarılarda bulunduk. Sade biz değil geçmişte de yapabildikleri kadar bu hataları ortaya koyanlar olmuştur. Bu konu ile ilgili yazılı eserler de mevcuttur. Kur'an'ın yapısal yönü ile içerik yönü ile tahrife fırsat verecek bir durumu yoktur. Onun için Cenab-ı Hakk bu özelliklerden dolayı buyurmuştur ki o Zikr'i Biz indirdik, o Zikr'i Biz koruyoruz demiş ve korumaktadır da.*


*Kuran ve İslam, 201. bölüm






Yorumlar - Yorum Yaz
Site Haritası
Takvim